FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!? Empty
MesajKonu: Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?   Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!? Icon_minitimeÇarş. Mayıs 28, 2008 11:34 pm

Ne diyordu, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul
özkök?.. Geçtiğimiz Cumartesi günkü, “Tarassut Köpeği İşbaşında”
başlıklı yazısına; “Kendi payıma bugünden itibaren tam anlamıyla
tarassut köpeği oluyorum” diye başlıyor ve devam ediyordu:
“Köpekleşmiyorum, sadece “watchdog” oluyorum... Kelimesi kelimesine
çevirirseniz, “gözlem köpeği” oluyorum... Bir nevi “tarassut” elemanı.
Kim ne yapıyor, kanunu nerede ihlal ediyor?.. Bakacağım ve teşhir
edeceğim.”
İtiraf edelim, Ertuğrul özkök; “sigara yasağı”nı ihlâl
edenlerle de, “içki özgürlüğü”nü ihlâl edenlerle de, kıyasıya
savaşıyor...
Evet, “tarassut köpeği” olmaya karar verdiğinden bu
yana, özellikle “içki özgürlüğünü kısıtlayanlar”a bu yaptıklarını
burunlarından fitil fitil getiriyor...

VAYYY SEN MİSİN İçKİ VERMEYEN!

Belki
görmemiş/duymamış olabilirsiniz... “Tarassut köpeği”miz Ertuğrul, ne
yapmış etmiş, sonunda Sultanahmet’teki Golden Horn Oteli’ni
kapattırmayı başarmış... çünkü efendim, bu otel, “Dubai Modeli”(!)
uyguluyormuş!.. Yani “gavurlara içki veriyor”muş da, “Müslümanlara içki
yasağı uyguluyor”muş!..
Vayy, sen misin bunu yapan?!?..
Hürriyet gibi bir gazete, tam 3 gün boyunca bu basit konuya ayırdı “manşet”lerini!..
Tabiî, “bir taşla üç kuş vurmaya” çalıştılar...
Bir; “Dubai Modeli” diyerek, “Türkiye’de de böyle bir uygulama başladığı” imajı verdiler!..
İki; “içki özgürlüğü”nü ihlâl edenlerin başlarına neler gelebileceğini gösterdiler...
üç; işin içine Başbakan’ı da katıp, onun da “içki özgürlüğünü savunduğu” gibi bir izlenim vermeye çalıştılar!..
Başbakan
Tayyip Erdoğan; “Gâvura içki veren, Müslüman’a vermeyen” otelin tavrı
için, “densizlik” demiş... Hürriyet de bunu “manşet”ten vermiş!..
Evet,
burada bir “densizlik” var ama Başbakan, bu sözüyle “otelin ayrımcılık
uygulaması”nı değil, “ruhsata aykırı faaliyet”te bulunmasını hedef
alıyor...
Ki, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, aynı densizliğe şu sözleriyle tepki göstermişti!
“Maalesef
bazı yeme-içme, konaklama mekanları, Türkiye’nin turizmde önemini
kavramamış gözüküyor. Bu bakanlıktan belgeli bir otel değil, belediye
ruhsatıyla çalışıyor. İçki ruhsatı olmamasına karşın yabancılara el
altından içki veriyor, diğerlerine vermiyor. Yaptığı iş tamamen yasa
dışıdır.
Her türlü yaptırımı uygulayacağız.
Turistik yerlerde
içki konusuyla ilgili hiçbir tartışma yok. Türkiye’de içki ruhsatı olan
her yer içmek isteyene içkiyi rahatlıkla veriyor. Bu konuda siyasi,
dini etki yok. Tamamen oradaki işletme, hakkı olmadığı, içki ruhsatı
olmadığı halde böyle bir standart uygulamış, kendisine göre ayrımcılık
yapmış.
Yaptığını da sanki siyasi bir gerekçe varmış gibi izah etmeye çalışmış. Yaptığının bedelini ödeyecek.”

“BİR KADEH YASAK” MANŞETİ

Evet,
olay bu... Adam, “içki ruhsatı olmadığı” halde “içki servisi” yapıyor
ve bunda da “kendi kafasına göre” ayrımcılık uyguluyor!..
Aslında var ya;
Golden
Horn adlı otelin bu yaptığı, aynı zamanda Hürriyet’in 13 Mayıs tarihli
“Bir kadeh artık yasak” şeklindeki manşetini de “yalanlayan” bir
uygulama!..
Ne diyordu yasa;
“Yetkili olmadıkları halde, açık
olarak içki satışı veya sunumu yapanlar ile satışa sunulan tütün
mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri arz ambalajlarını
bozmak veya bunları bölmek suretiyle satanlara bin Yeni Türk
Lirası’ndan 10 bin Yeni Türk Lirası’na kadar idari para cezası verilir.”
İşte, Golden Horn, tam da bunu yapıyordu...
Yani, “yasayı ihlâl ediyor”du!.. Evet, “içki ruhsatı yok”tu ama, el altından “içki servisi” yapıyordu!..
“Tarassut
köpeği”miz Ertuğrul, öyle sanıyorum ki; o “manşet gafı”nı bu haberle
örtbas etmeye ve bir anlamda, “Yaa gördünüz mü?.. Ben haklı çıktım!..
Görüyorsunuz, bazı yerler içki vermiyor” mesajı vermeye çalıştı!..
Ama, mızrak çuvala sığmadı!..
Bırakın adamların içki vermemesini, içki satmaları bile yasak!..
çünkü “Ruhsat”ları yok!..
“Yetki”leri yok!..
Hürriyet,
adamların “ruhsatları olmadığı halde” içki satmalarına saldıracak
yerde, kalkmış; “gavura verdiler, bize içki vermediler”in derdine
düşmüş!..
Her neyse... Sonunda, Golden Horn oteli “ruhsata aykırı
faaliyet”ten dolayı 3 gün süreyle kapatıldı da, Hürriyet muradına
erdi...

POLONEZKöY’DEKİ OTELLERİ DE GöR!

Yalnız, benim anlayamadığım şu:
Hürriyet gibi “iri” bir gazete, böylesine “küçük” bir olaya; niye 3 gün boyunca “manşet”ini ayırdı?...
Uğraştıkları şeye bak!..
Alt tarafı bir otel!..
“Otel” dedim de aklıma geldi...
“Tarassut
köpeği”miz Ertuğrul, meselâ Polonezköy’deki “otel, motel ve
pansiyon”ları niye “gözlemez” ve niye onları da “teşhir” etmez acaba?..
Dün, Aykut Işıklar yazdı:
“Hatırlarsınız Uğur Dündar bundan 20 yıl önce sıkı haberci iken İskenderun Soğukoluk fuhuş yuvalarını yerle bir etmişti.
Ama, Polonezköy’e gücü yetmemişti.
çünkü o zamanki patroniçesi Belma Simavi’nin muhteşem bir evi var Polonezköy’de...
Ne
yaman çelişkidir ki devletin jandarması, Allah’ın ormanlarında araba
içinde sevişen gariban gençleri terörist gibi karakola götürür ama
Polonezköy’de resmen kadın pazarlanan, et satılan pansiyonlara kimse
dokunamaz.
Ki köyün tam ortasında karakol olmasına rağmen. Hani halk sağlığını korumak devletin görevi idi, bu yüzden fuhuş yasaktı...
Yol
kenarında bekleyen kadınları veya telefona servis yapılan kadınları
alıyorsun, Polonezköy’deki herhangi bir pansiyona götürüyorsun. İki-üç
saat, artık beline kuvvet...
Sonra hesabı ödeyip gidiyorsun.
Onlar da çarşafı tersyüz edip yeni müşteriye odayı hazırlıyorlar.
Hafta arası aileler istenmez.
(...)
Bu
pansiyonlarda fuhuş olduğunu bilmeyen yoktur. Ama nedense kimse sesini
çıkaramaz. Şayet polis bölgesi olsa belki durum farklı olabilirdi. Ama
fazla değişiklik de olmazdı. Polis bölgelerinde de durum farklı mı?
Gecekondu semtinde kadın ile erkeği komşuları şikâyet eder, polis evi
basar.
Ulus, Etiler’de kadınların çoğunun kocası ve sevgilisi
belli bile değildir... Kapıcılar kim daha çok bahşiş bırakırsa, ona
birinci enişte muamelesi yapar.
Yıllardır Polonezköy’de kaç Beykoz
Kaymakamı’nı gördüm. Belediye Başkanları da her şeyi bilir. Aaa, pek
çok ünlü iş adamının da köşkü vardır orada.
Ama köy ile hiç
ilgilenmezler... çünkü yol kenarında arabaların üzerine ‘boş oda var’
diye atlayanlardan hoşlanmazlar. Fuhuş bu kadar açıktır anlayacağınız.
İşte böyle adı kötüye çıkmış bir köyde bisiklet yarışması garibime
gitti.”
Evet, Aykut Işıklar bunları yazdı...
Ne diyordu Ertuğrul özkök;
“Toplumdaki
bütün tarassut köpekleri, rezervuar köpeklerinden bile daha gaddar
şekilde görevini yapmalı, yapmalıyız. Meclis’te olsun, başka yerde
olsun, bu kanunu ihlâl edenleri hepimiz ihbar etmeliyiz.
Medyanın tarassut köpekleri de, ihlalcileri, köşelerinde, sayfalarında, ekranlarında teşhir etmelidir.”
Alın işte, Aykut Işıklar, Polonezköy’de yapılan “fuhuş”u ve Ulus/Etiler’de hüküm süren “çağdaş yaşam biçimi”ni yazmış!..
Evet köşesinde “teşhir” etmiş!..
Şimdi “Tarassut Köpeği” Ertuğrul özkök’e sormak gerekmez mi;
Sultanahmet’teki
“yerliye içki servisi yapılmayan” oteli görüyorsun da, Polonezköy’de
“kadın servisi yapılan” otelleri/motelleri niye görmüyorsun?..
“Dubai modeli”(!)ni biliyorsun da, “Nataşa modeli”ni yazmaya niye elin varmıyor?..
İşine mi gelmiyor?.
Yoksa, Engin Ardıç’ın yazdığı gibi; bu kavga “çıkar kavgası” mıdır, “ayrıcalık kavgası” mıdır, “sınıf ve zümre kavgası” mıdır?..
Yani, laiklik-maiklik “işin kılıfı” mıdır?..
Ha, ne dersin Ertuğrul?..
--------------
Ayağının tozuyla... Giderayak!
Dünkü
yazımda, “durmuş saat”in bile, “günde iki defa doğruyu gösterdiğini”
yazmış ve İnönü üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun;
“rektörlerin seçimle değil, atamayla gelmeleri gerektiği” şeklindeki
sözlerinin de; “giderayak” söylenmiş “doğru” sözler olduğunu ifade
etmiştim...
Rektör Hilmioğlu, “durmuş saat” benzetmesine fena halde bozulmuş... Hem “telefon”la aramış, hem de “mail” göndermiş ve demiş ki;
“Rektörlerin
atamayla gelmesine ilişkin görüşüm, giderayak dile getirilmiş bir görüş
değildir... Rektörlük devir-tesliminin yapıldığı 7 Ağustos 2000
tarihinde de aynı görüşümü dile getirmiştim!”
Sayın Hilmioğlu, doğru söylüyor!..
Gerçekten de; göreve başlarken, yani “ayağının tozuyla” dile getirmiş o görüşünü!..
Bir de görevi bırakırken; yani “giderayak!”
Hele söyleyin; tam da “durmuş saat” örneğine uygun bir tavır değil mi?.. Evet; “iki defa doğru”yu göstermiş Rektör Bey!..
Bir “ayağının tozuyla”, bir de “giderayak!

http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=4137
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: