FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri Empty
MesajKonu: Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri   Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri Icon_minitimeCuma Nis. 18, 2008 10:17 pm

Kur'an-ı
Kerim'i indirildiği Arapça ile okumanın fayda ve hikmetleri
sayılamayacak kadar çoktur. Onlardan sadece bir kaç tanesini arz
ediyoruz:

Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri Resim14059_21.
Kur’an’ı orijinal Arapçası ile okuyan ibadet etmiş olur, bu okuma
insanı Allah’a yaklaştırır, anlamaksızın dahi olsa okuyorsa sevap
kazanır. Anlayarak okuyan ise ücret üstüne ücret elde eder. Yüce
Allah’ın:

"Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler,
asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. çünkü Allah, onların
mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. çünkü O,
çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir." âyet-i
celilesinde de ifade edildiği gibi, Allah’ın kitabını okuyanlar
methedilmiş, Kur’an’ı mücerret okumak dahi namaz kılmak gibi
ibadetlerden sayılmış, hatta Kur’an tilaveti namaz kılmak gibi çok
önemli bir ibadetten önce zikredilmiştir.

Hz. Peygamber
(a.s.m)’da: "Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa onun için bir
hasene vardır. Bir haseneye on misli sevab verilir. Ben Elif Lam Mim
bir harftir demiyorum. Elif bir harftir, Lam bir harftir, Mim bir
harftir diyorum."2 hadislerinde Kur’an’ı bizzat okumanın ibadet sevabı
kazandıracağına dikkat çekmişlerdir. Ki, Kur’an bu özelliği ile
ayrıcalık kazanmış, başkalarına fark atmıştır.

2. Kur’an-ı
Kerim’i Arapça okumak, Allah’ın bundan önceki kitaplarının başına gelen
tebdil ve tahriften O’nu korumak içindir. Cenab-ı Hakkın mânâsını
anlamasa dahi Kur’an’ı okuyanlara büyük mükafat va’d etmesi, Kur’an’ın
koruması ve bekası için en mühim saiklerden biri olmuştur.

Onun
için insanlar Kur’an okumaya aşırı düşkünlük göstermişler, hatta bir
kısmı Kur’an’ın hâfızı olmuştur. Kıraatın, Kurra ve hafızların çoğalıp
her tarafa yayılması, Kur’an’ın dillerde deveranını netice vermiştir.
Dolayısıyla hiç kimse onu değiştirmeye cür’et edememiş, çünkü Kur’an’ın
ârifleri tarafından şiddetle kınanacağını hesaba katmışlardır. Nitekim
buna cüret eden İslâm düşmanları, Kur’an ârifi, âlimi, kurra ve
hâfızları tarafından ağızlarının payını almışlardır.

3.
Müslümanlar arasında dil birliğini sağlamak, dinî birliklerini
kuvvetlendirmek, aralarında anlaşma ve yardımlaşma vesilelerini
kolaylaştırmak, böylece saflarını kuvvetlendirmek, güçlerini artırmak,
sözlerini yüceltmek.

Bu ilahî ve yüce bir siyasettir. Bu siyaset başarılı olmuştur.

4.
Devamlı okuyanın yavaş yavaş düşünme ve anlamaya da yol bulacağını
sağlamak ve onunla amel etme imkanını temin etmek. Bu gün onu gafil
okuyan, yarın onu hatırlayarak, düşünerek okur, yarın düşünerek okuyan
da onun rehberliğinde amel etmeye başlar. Böylece okuyucu bir dereceden
daha yüksek bir dereceye intikal eder.

Şimdi şu soruyu sorabilir miyiz?
Kur’an’ın
orijinal Arapçasını istemeyenler veya Türkçe Kur’an isteyenler bu
saydığımız maddelerin aksini söyleyebilirler mi? Yani müslüman
oldukları halde:
Biz Kur’an’ın Arapçasını okumanın ibadet olduğuna inanmıyoruz, ondan sevab da beklemiyoruz, diyebilirler mi?

Ve
yine diyebilirler mi ki, bizim, Kur’an’ın kıyamete kadar korunması,
tahrif ve tağyirden uzak kalması gibi, müslümanların birliğini korumak
gibi bir derdimiz yok, diyebilirler mi?

Müslüman oldukları
için bunu diyemeyeceklerdir. Diyemeyeceklerine göre Kur’an’ın
Arapçasına sahip olmalıdırlar, Türkçe ibadet, Türkçe Kur’an, Türkçe
kâmet gibi basit, hiç bir ilmî ve dinî değeri olmayan heva ve
heveslerden vazgeçmelidirler.

"çünkü aziz Kitab’ın, arşını
terk etmesi mümkün değildir. Onun arşı Arapçadır. Kur’an’ı o arşa
oturtan da Yüce Allah’tır. Padişah tahtını boşaltırsa izzet ve
kuvvetten padişah için ne kalır? İşte bu Kur’an’ı Allah, sözlerin
padişahı yapmış, ona i’caz tâcını giydirmiş, onun Arapçasını da bu
i’caz ve i’tizaza bir ayna yapmıştır. "O bir Kitab-ı Azizdir. Ne
önünden ne arkasından batıl ona yaklaşamaz. O, çok övülen hikmet sahibi
Allah’dan indirilmiştir."

Biz milletimizi, vatanımızı, milli
değerlerimizi, Türkçemizi seviyoruz. Ama aynı zamanda biz en mukaddes
varlığımız olan Dinimizi, Kur’an’ımızı ve Kur’an’ın dili olan Arapçayı
da seviyoruz.

Türkçe ibadet konusunda ısrar edenler Arapçaya
olan düşmanlıklarını da îlan ve itiraf etmektedirler. Arapçaya olan
düşmanlıklarından nerdeyse Kur’an’a da düşmanlıklarını söyleyecekler
ama hamdolsun ki, bir İslâm ülkesinde yaşamakta ve kendilerinin de
müslüman olduklarını söylemektedirler.

Zaman zaman öylesine
garip tutum ve tavır içine girmektedirler ki, ırkçılık sevdasından
mıdır yoksa din düşmanlığından mıdır sözü: "Neden Kur’an Türkçe gelmedi
de Arapça geldi, neden Peygamber Araplardan çıktı da Türklerden
çıkmadı?" demeye getiriyorlar. Bu benim aklıma şu ayeti getirdi:
"İsrailoğulları Hz. Musa (a.s)’ya: "Ey Musa, onların tanrıları olduğu
gibi, bizim için de bir ilah yap." dediler. Musa: "Gerçekten siz cahil
bir toplumsunuz." dedi. Halbuki bu tavır ve anlayış ne kadar yanlıştır.


Biz aciz bir mahluk olarak, âlemlerin Rabbi ve Hâlıkı olan Allah’ı yargılamaya hakkımız var mı?

O
Allah, dilediğini yapmakta ve istediği gibi hükmetmede serbest
olmasaydı Allah olamazdı. O böyle yapmışsa mutlaka bunun bir hikmeti
vardır, deyip Allah’ın hükmüne boyun eğmemiz gerekir, müslümana da
yakışan budur.

İmam Şafii’nin Risalesinde şu ifadelere rastlıyoruz:

Arap
olmayanların, Arap lisanına tâbi olmaları gerekir. çünkü o bütün
insanlığa elçi olarak gönderilen Allah Resulu (a.s)’nün dilidir. Onun
dinini kabul edenler dilini de seve seve kabul ederler.

Her
müslüman elinden geldiği kadar Arap dilini öğrenmesi lazımdır. Ta ki,
Allah’dan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve Resulu
olduğuna şehadet edebilsin. Allah’ın kitabını okuyabilsin, tekbir ve
tesbihlerle Allah’ı zikredebilsin.

Yüce Allah Peygamberini
Türklerden, kitabını da Türkçe gönderseydi bu sefer de başka milletler
neden peygamber bizden çıkmadı, kitab bizim dilimizle gönderilmedi
diyebilirlerdi ve bu soruların ardı arkası kesilmezdi.

öyleyse
bize düşen Allah ne yaparsa doğru yapar deyip O’nun son Peygamberinin
dinini ve dilini benimsemek, onu anlamak ve o istikamette yaşamaktır.
Hepsi bu kadar.

Bugün Gelinen Nokta

Kur’an,
Türkçe’yi kanatlandırmış ve Kur’an’ın ana kavramlarını, fiillerini,
tabirlerini ve kültürünü hayranlık uyandıracak bir marifetle Türkçe’ye
taşıyan ecdadımızın kendi dillerini beynelmilel ve beynel İslam çapta
bir kemal derecesine ulaştırmıştır. Dil ırkçılarının Türkçe’den kovmaya
çalıştıkları şey Arapça’dan ibaret değildi; onlar Türkçe’deki Kur’anî
kültür ve muhtevayı kazımaya kararlı idiler.

Bu gün artık
gelinen nokta ve hâkim olan kanaat şudur: Kur’an Arapçasız olmaz.
Arapça’nın dışında bir dille ortaya konan da Kur’an sayılmaz. çünkü
üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle "Lisan-ı nahvi olan Arapça’dan başka
Kur’an’ın meziyetlerini ve nüktelerini hiçbir lisan muhafaza edemez."

(hanimlar.com)

http://www.habervaktim.com/haberoku.php?id=14059
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Kuran ı Arapça okumanın hikmetleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««İslam Adına Herşey Burada»»»»» :: islami sohbet ve Vaazlar-
Buraya geçin: