kaynak:
http://www.muhammedmucahid.net/y/Dunyadazulum/index.htm Dünya’da Zulüm
Zulüm Konusuna Giriş İsterseniz, lügatlerdeki zulüm tarifi ile başlayalım yazımıza.
Zulüm: Adâlete uymayan hareket, haksızlık; hak edene hakkını vermeme. Eziyet, cefa, işkence.
Zalim: Zulmeden, bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan. Mehametsiz, gaddar.
Mazlum: Zulme uğramış olan, zulüm görmüş bulunan. Halim selim, yumuşak, sessiz (kimse).
İnsanlık
tarihinin başlangıcından beri var olan olgu; Zulüm. Yani zulüm,
insanlığın babası Hazreti Adem (a.s.) ile annesi Hazreti Havva’nın
yeryüzüne gönderilişlerinden kısa bir süre sonra başlamıştır.
Habil'in kendisini çekemeyen kardeşi Kabil tarafından öldürülmesi olayı insanlık tarihinde zulüm olgusunu başlatan bir olaydır.
Kabil
ihtirasları sebebi ile kardeşini öldürerek, insanların yaşama haklarını
elinden alma zulmünün tatbikinde bir öğretmen vazifesini yapmıştır. O
gün bugün bu zulüm her zaman, her yer ve her devirde işlenir hale
gelmiştir.
Zulmün iki tarafı vardır. Zalim ve mazlum. Zalim
ihtiraslarını gerçekleştirmek için, ilahlığını ilan için, üç günlük
dünya hayatını refah ve sefa içinde geçirmek için zulmetmiş, diğer
insanlar da bu uğurda zulme düçar olmuşlardır. Bu uğurda kurban
olmuşlardır.
Mazlumlar, bu dünyada çektiklerine karşılık
imanları derecesinde Ahiret’te mükafatlarını alacaklardır. Fakat
mazlumların tersine zalimlar hem bu dünyada, hem de Ahiret’te layık
oldukları cezaları çekmeye mecburdurlar. Bu alemleri yaratan Allah
Teâlâ’nın değişmez kuralıdır.
Kur’an ve Sünnet zulme karşı
çıkmakta, zalimliği şiddetle yasaklamaktadır. İnsan olan, gücü yeten
insanlara da zulmü durdurma vazifesi verilmiştir. Zulme rıza
göstermenin zulüm, haksızlık karşısında susmanın da “dilsiz şeytanlık”
olduğu dile getirilmiştir.
Yazımızı burada noktalıyor ve konunun
diğer bölümleri ile dünya’da zulüm boyutunu anlatan seri yazılara devam
edeceğimizi Allah Teâlâ’nın izni ile ilan edyoruz.
Selam ve dua ile...
29 Aralık 2004