Vaktiyle bir derviş,nefis tebiyesinin çeşitli merhalelerinden geçtikten sonra,bağlı olduğu tarikatın büyüğü tarafından saçını dibinden kazıtması , sakal ve bıyığının ise alabildiğine kısaltmasını istenmiştir.tereddütsüz bir şekilde berber koltuğuna oturan derviş:
''-Vur usturayı berber efendi .'' der.
berber dervişin saçlarını kazımaya başlar.Derviş de aynada kendini takip etmektedir . Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam usturayı tam diğer tarafa vuracakken ,yağız mı yağız,bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.Doğruca dervişin yanına gider,başının kazınmış tarafına okkalı bir tokat atarak :
''-Kalk bakalım kabak,kalk da tıraşımızı olalım!...'' diye kükrer.
dervişlik bu... sövene dilsiz ,vurana elsiz gerek . ses çıkarmaz,biraz çaresiz, biraz mütevekkil usulca kalkar yerinden .
Berber, bu gariban müşterisine mahcup olmakla beraber kabadayının da pervasızlığından da korkmuştur. Ses çıkarmaz kabadayı koltuğa oturur berber tıraşa başlar. Fakat küstah kabadayı,tıraş esnasında da boş durmaz ; sürekli aşağılar dervişi alay eder:
''-Kabak aşağı , kabak yukarı.''
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar , henüz bir kaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası, yokuştan aşağı hızla kabadayının üzerine doğru gelir.Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.Derken ,iki atın arasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir,kabadayının karnına vatı verir.Kaşla göz arasında babayiğit kaba dayı oracığa yıkılır kalır.ÖLMÜŞTÜR.Herkes bir anda olup biten bu olayınhayret ve şaşkınlığı içindedir.Berber de şok olmuştur;bir manzaraya bir dervişe bakar ve gayr-i ihtiyari sorar:
''-Biraz ağır olmadımı derviş efendi?!..''
derviş mahzun düşünceli cevap verir
''-Vallahi gücenmedim ona .Hakkımı da helal etmiştim.Gel gör ki,kabağın bir de Sahibi(C.C) var.O(C.C) gücenmiş olmalı!...''
alıntı...