FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 22 Temmuzun rövanşı... Ya da Ergenekonun 100. yılı!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

22 Temmuzun rövanşı... Ya da Ergenekonun 100. yılı! Empty
MesajKonu: 22 Temmuzun rövanşı... Ya da Ergenekonun 100. yılı!   22 Temmuzun rövanşı... Ya da Ergenekonun 100. yılı! Icon_minitimeÇarş. Nis. 30, 2008 11:10 pm




Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-04-20

22 Temmuz’un rövanşı... Ya da Ergenekon’un 100. yılı!
Bizim
Abdurrahman Dilipak'ın da dün yazdığı gibi, Türkiye'nin yıllık pirinç
tüketimi 600 bin ton civarında... Bunun 450 bin tonunu kendimiz
üretiyoruz... 150 bin tonluk açık da, "ithalat" yoluyla karşılanıyor...
Şu an "160 bin tonluk pirinç stoku" var... 120 bin tonluk da "ithalat
bağlantısı" yapılmış... Demek oluyor ki; "280 bin ton pirincimiz"
var... Oysa "piyasa"nın Eylül'e kadar olan talebi 200 bin ton!.. Bu
demektir ki "80 bin ton fazlamız" var...
İşte bu noktada, sormanın tam sırasıdır: "Hâl bu iken, bu pirinç krizi de nereden çıktı?"
Her zaman derim;
"Keriz'i çok olan bir ülkede kriz hiç eksik olmaz!"
"Pirinç krizi" de böyle!..
Aslında,
ortada "kriz" filan yok... Ama birileri öyle bir "kriz pompalaması"
yaptılar, "parayla tuttukları" üç-beş kişiyi öyle bir "pirinç
kuyruğu"(!)na soktular ki; gören de, "Karaoğlan'lı kara günler" geri
geldi zanneder!..
Oysa, yok böyle bir kuyruk!..
Hem, bu millet o
kadar enayi mi ki, "pirinç kuyruğu"na girsin?.. Pirinç pilavı
yiyeceğine 3-5 gün "bulgur pilâvı" yer de, yine girmez pirinç
kuyruğuna!..
Ama, "medya" özellikle pompaladı "kriz" haberlerini... Sadece "kriz" mi, "pahalılığın geri döndüğünü" de pompaladılar!..
Kartel gazeteleri ve televizyonlarına bakanlar, herhalde "ülke battı, batıyor" telaşına kapılmıştır!..
öyle ya;
Dünyadaki
"Global kriz" veya "küresel ısınma"dan dolayı çekilen "gıda" sıkıntısı
bir gerçek!.. Demek ki, Türkiye de bundan nasibini almış!..
İnsanlar böyle düşünür!..
Dolayısıyla, şu soruyu hiç sormaz:
"Global krizin gıda fiyatlarına etkisi yüzde 20 civarındayken, nasıl oluyor da Türkiye'ye etkisi yüzde 130 civarında oluyor?"
Evet, bu soruyu sormuyor insanlar!..
Niye sormuyor?..
çünkü, toplumumuz "okuyan" değil, "seyreden" ve dahası seyrettiğine inanan insanlarla doldu!..
Bir "koyun sürüsü" sanki!..
Güt, güdebildiğin kadar!..
Hani,
"kriz"e girdiklerinde "uyuşturucu bağımlıları"na her istediğinizi
yaptırırsınız ya, "televizyon bağımlıları"nın da onlardan farkı yok!..
Ne söyleseniz inandırırsınız!..
Kartel televizyonları da, bir "kriz"in varlığına inandırdı insanları!..
"GöZLERİ O KADAR DöNMüŞ Kİ!
Yalnız, şu da var:
Bugüne kadar olduğu gibi, bu "kriz" de bir "saman alevi" gibi parladı ve söndü!..
Hem de, bundan önceki "tüm operasyonlar" gibi!..
Malûm;
özellikle son iki yılda, "ülkeyi gerilime sokacak" her yolu denediler!..
"Silah"ları ateşlediler!..
"Bomba"ları patlattılar!
"Suikast"lar düzenlediler!..
"Cinayet"ler işlediler!..
"üniversite"leri kışkırttılar!
"Rektör"leri sokağa döktüler!
"Döviz"le ve "Borsa"yla oynadılar!..
"Dernek"lere "miting"ler düzenlettiler!..
"Kartel medyası"nı ateşlediler!..
Ama olmadı, olmadı, olmadı!..
Ne yaptılarsa, olmadı!..
Türk halkı, "dolma"ları asla yutmadı!..
Silahlar, hep geri tepti!..
Bilesiniz ki, çıkarmaya çalıştıkları bu "son kriz" de geri tepecek!.. Bir kere daha, "umdukları dağlara, karlar yağacak!"
Hiç şüpheniz olmasın; "pirinç krizi" ya da "gıda krizi" olarak pompalanan bu son krizin "ekonomi" ile hiçbir ilgisi yoktur!..
Krizin adı, "Ergenekon krizi"dir!..
Bakın, ne diyor yazarın biri:
"AKP,
türban adımını atarak Ulusalcıları tahrik etti. Yani ilk eşik aşılmış
oldu: Şimdi Ulusalcılar tüm nükleer silahlarını AKP'ye yöneltmiş
durumda.
AKP türban konusunda geri adım atmadığı veya örneğin, bazı
bakanlarını değiştirerek, kamuoyundaki bilinen kuşku ve kaygıları
gidermek için bir iyi niyet gösterisinde bulunmadığı, başka bir
deyişle, atacağı adımlar konusunda kesin kararlı, geri dönme niyetinde
olmadığını gösterirse, Ulusalcılar nükleer füzelerini ateşleyecekler.
Partinin
kapanması, liderlerinin ve öne çıkmış siyasetçilerinin yasaklanmasının
yaratacağı şok inanılmaz çalkantıları da beraberinde getirecek.
AKP tutum değiştirmezse, Türkiye'yi imha stratejisi devreye sokulacak ve düğmeye basılacak."
Görüyor musunuz, "gözü dönmüş"lüğün boyutunu?..
"AKP eğer tutum değiştirmezse" imiş, "Türkiye'yi imha" stratejisi devreye sokulacakmış!..
Bu, ne demek?..
"Türkiye umurlarında değil" demek!..
Demek oluyor ki;
"Söz konusu olan Ergenekon'un hakimiyeti ise, Türkiye teferruattır!"
Yani, Türkiye bile "imha" edilebilir!..
İTTİHAT-TERAKKİ'NİN 100. YILI!
Burada
kastedilen "Ulusalcı"lar veya "Ulusolcu"lar, elbette "Ergenekon Terör
örgütü"dür!.. Hani, "vatansever" pozlarına bürünüp, gerekirse
"Türkiye'yi imha etmeyi" bile düşünen bir örgüt!..
Geçenlerde
"Yılmaz Ağabey" ile sohbet ediyorduk... "Biliyor musun?" dedi;
"Bunların eylemi 23 Temmuz 2008'e kadar artarak devam eder!"
"Niye" dedim; "Niye 23 Temmuz 2008?"
"çünkü" dedi;
"Ergenekon'cuların
temeli, kısaca İT olarak ifade ettiğimiz İttihat Terakki'ye kadar
uzanır... Gerçi, ondan da öncesi vardır ama, tarih sahnesine resmî
olarak çıkışları, İttihat Terakki ile başlar!.. İttihat Terakki'nin
kuruluş yılı da, 1908'dir!.."
Sonra devam etti Yılmaz Ağabey;
"1908, ülkemiz tarihinde önemlidir.
O kadar ki, 1938'e kadar bayram olarak kutlamıştır.
Sultan
Abdülhamit'e karşı o tarihte en güçlü muhalefet odakları Rumeli
vilayetinde ve bu vilayetin başkenti olan Selanik'teki askeri birlikler
idi... Bu birlikler 1907'de yurtdışındakilerle irtibat kurarak,
asker-sivil birleşerek, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adı altında
birleştiler.
Devrim yapacaklardı. "2007'deki darbe çabaları"nı
hatırlarsak, aslında "1907'nin de yüzüncü yılını kutlamak" istemiş
olabilirler!..
Hareket, 1908 Temmuz başlarında hız kazandı.
3 Temmuz'da Binbaşı Resneli Niyazi Bey, ardından Binbaşı Enver Bey isyan ederek, birlikleriyle beraber dağa çıktılar.
7
Temmuz'da bölgedeki durumu teftiş etmek için İstanbul'dan gönderilen
Birinci Ferik (Korgeneral) Şemsi Paşa Manastır'da bir İttihat ve
Terakki fedaisi tarafından vurularak öldürüldü.
23 Temmuz'da Selanik ve Manastır hükümet konaklarını ele geçiren "isyancı"lar, "meşrutiyetin ilanı"nı talep ettiler.
24 Temmuz'da, padişahın isteğiyle İstanbul'da Kanun-i Esasi'yi yeniden yürürlüğe sokan kararname ilan edildi.
"Hürriyetin İlanı" olarak adlandırılan bu olayın şimdilerde "100. yılı"nı yaşıyoruz!..
Bu
o kadar önemli bir tarih ki, İttihatçı güruhu tarafından; 23 Temmuz,
Türkiye'de 1935 yılına kadar "Hürriyet Bayramı" olarak kutlanmıştır.
Hangi "hürriyet" ve hangi "bayram" ise!
Yani, "Ergenekon asıl hamlesini Temmuz'a kadar yapacak" dersek acaba yanlış mı düşünmüş oluruz?
Ayrıca 22 Temmuz 2007'nin de rövanşı olmak üzere...
Bu kadar tarih ifadesini "hurufî" paranoya ile geçiştirmeyelim... Bu İttihatçı taifesi tahminlerin ötesinde "hurufî"dir."
Siz, ne dersiniz?.. Bana öyle geliyor ki, Yılmaz Ağabey, pek de haksız sayılmaz!..
Zira,
biraz önce de dediğim gibi; "kartel medyasının desteği"ni arkalarına
alan "Ergenekoncu çete"ler ile onlara "yardım ve yataklık" eden "kriz
lobileri" sürekli "üretim" halinde!..
Habire, "kriz" üretiyorlar!..
Alın işte;
Bir de Kamer Genç krizi çıktı başımıza!..
Ne lâf dinler, ne lâftan anlar!..
Adamın duruşu bile kriz!..
Daha ne diyeyim;
23 Temmuz'a kadar sabır!..
----------
Medyanın demokrasi anlayışı!
"Medyanın
tavrı"na bakar mısınız?.. AK Partili milletvekillerinin Kamer Genç'in
üzerine yürümesine, "İşte AKP demokrasisi... Az kalsın Kamer Genç'i
linç edeceklerdi!.. Kamer Genç'i linç edilmekten CHP, MHP ve DSP'li
milletvekilleri kurtardı" derlerken, Meclis Adalet Komisyonu'nda
yaşanan olayı da; "Hah şöyle!.. Muhalefet dediğin böyle olur"
pohpohlaması ile verdiler!..
Peki ne oldu Adalet Komisyonu'nda?..
Kamer Genç'i "linç"(!) edilmekten kurtaran CHP ve MHP'liler, Meclis Adalet Komisyonu'nda bir "polis amiri"ni tartaklamışlar!..
İşte, gazetenin biri buna, "Hah şöyle" diyor; "Muhalefet dediğin, direniş dediğin böyle olur!"
Demek
oluyor ki; hem insanları "tahrik" eden, hem de "beni öldürecekler!"
diye "şov" yapan Kamer Genç'in üzerine yürümek "linç" oluyor ama "polis
amirinin tartaklanması" demokratik direniş!..
Severim böyle "medyabaz"ları!.

http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3162
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
22 Temmuzun rövanşı... Ya da Ergenekonun 100. yılı!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: