FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv! Empty
MesajKonu: Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv!   Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv! Icon_minitimeÇarş. Nis. 30, 2008 11:13 pm




Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-04-18

Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv!
önce
hikâyeyi anlatayım... Bir “yaz” günü, bir belediye başkanı, şehrindeki
“göl”ün karşı kıyısına “yürüyerek” geçeceğini söyler... “Gazeteciler”
inanmaz tabiî... Ertesi gün, gölün kıyısında, adeta bir “gazeteci
ordusu” toplanır... Hepsi de “O an”ı beklemektedir!..
“Kamera”lar kurulur, “çekim”ler başlar!..
Başkan, söz verdiği gibi, ayakkabılarını bile çıkarmadan, başlar göl üzerinde yürümeye!..
Bir süre sonra da, karşı kıyıya ulaşır!..
Peki, bu olay; ertesi günkü gazetelerde hangi başlıkla yer alır?..
Aynen şu başlıkla:
“Başkan yüzme bilmediği için; gölü, karşıdan karşıya yürüyerek geçti!”
Aynen
bunun gibi... Medya için önemli olan “yapılan iş” değil, “yapanın
kimliği”dir!.. Eğer “icraat” yapan kişi “yandaş” ise, “övgü”
yağdırırlar... Yok eğer, “kafayı taktıkları” birisi ise, ya “söver”ler,
ya da “döver”ler!..
İsterse siz; olmayacak bir iş yapıp, “ağzınızla kuş tutmuş” olun!..
“İlkel adam” derler;
“Tüfek gibi çağdaş bir araç kullanmak yerine, gitti ağzıyla kuş tuttu!”
Derler mi?.. Derler!..
İşte bunun son iki örneği “Dikili olayı”nda ve bir de “AK Parti Ankara Gençlik Kongresi”nde görüldü.
BAŞKAN SHP’Lİ OLUNCA!
Olay malûm... Dikili Belediye Başkanı Osman özgüven’i, bir anda “günün adamı” yaptılar!..
Bu da yetmedi;
Onun için “Dikili’nin Castro’su” dediler!..
Niye dediler?..
çünkü Osman özgüven, “SHP’li” idi!
Dolayısıyla “Küba Modeli” uygulamasında hiçbir sakınca yoktu... Dahası, “övgüye değer”di!..
Yaptığı, “sosyal belediyecilik”ti!..
Dedim ya;
çünkü Başkan Bey, “SHP’li” idi!..
Dikili’de
“10 tona kadar su kullananlardan ücret alınmıyor”du!.. “Belediye
otobüsleri ücretsiz yolcu taşıyor”du!.. Belediye Sağlık Merkezi’nde
muayene 1 YTL, röntgen 6 YTL idi... Ekmek de, sadece ve sadece 25
Kuruş’tu!..
Yani, sizin anlayacağınız;
Dikili’nin SHP’li Belediye Başkanı Osman özgüven, “AK Partili Belediyeler’in yaptıkları”nın tıpkısının aynılarını yapıyordu!..
Ama,
AK Partili belediyeler yapınca, “oy kaygısı”yla yapmış oluyordu!.. AK
Partili belediyeler yapınca “istismar” oluyordu!.. AK Partili
belediyeler yapınca “seçim rüşveti” oluyordu!..
Söylemeye gerek yok, biliyorsunuz;
AK
Partili belediyeler tarafından dağıtılan “yardım paketleri”nden tutun
da, “bayramda ücretsiz otobüs” uygulamasına varıncaya kadar hemen her
icraata bir “kulp” takıldı.
Hatta, hatırlıyorum da;
Ankara ve
İstanbul’da, belediye otobüslerinde “yaşlı yolculardan ücret
alınmaması” uygulaması başlatılmıştı da; o dönemde iktidarda olan DSP,
MHP ve ANAP’tan oluşan koalisyon hükümeti, çıkardıkları bir yasa ile bu
hizmeti engellemişti!..
Biliyorsunuz;
Ramazan ve Kurban bayramlarında da “belediye otobüsleri, herkese bedava” idi!..
Buna bile itiraz etmişler ve “kimin malını, kime peşkeş çekiyorsun?” diyerek, hesap sormaya kalkmışlardı!..
Kim?..
Elbette kartel medyası!..
Yazının
başındaki örneğe dönecek olursak... “Gölü yürüyerek geçen başkan” eğer
“AK Partili” ise; “Başkan yüzme bilmiyor” olur, eğer SHP’li veya CHP’li
ise, “Becerikli başkan” olur!..
Tıpkı, AK Partili belediyeler
“yardım” dağıtınca “fakir-fukara edebiyatı”, ama SHP’li veya CHP’li
belediyeler dağıtınca “sosyal belediyecilik” olması gibi!..
Bu tür
tavırlara, “kartelin çifte standardı” demekten artık bıktım... çünkü bu
tavır, “çifte standart”tan da öte, bir “standartsızlık”, bir
“tutarsızlık” geliyor bana!..
UZLAŞMA DEĞİL, YOZLAŞMA DAVETİ!
Aynı tutarsızlığı “10. Yıl Marşı” olayında da sergilediler.
Olay, malûm...
AK
Parti’nin Ankara’da düzenlediği Gençlik Kolları Kongresi’nde,
katılımcılar, avazları çıktığı kadar bağırıp, “10. Yıl Marşı”
okumuşlar!..
Oysa 10. Yıl Marşı, “milletin ekseriyeti”nden ziyade,
“azınlığın sembolü” olan bir marş olarak biliniyor!.. Hatta, “CHP
azınlığının sembolü” bile diyenler var!.. Bilirsiniz, bir dönem de “28
Şubat zorbalığının sembolü”ydü bu marş!.. Bazı “Ergenekoncu Rektör”ler
bu marşı söylerken, gözyaşları ile sümükleri birbirine karışıyordu!..
İşte,
“28 Şubat’ın simgesi” olan bu marş, şimdi “AK Partili gençler”
tarafından, hem de avazları çıktığı kadar yüksek bir sesle söylenmiş!..
Peki, “kime yaranacaklar?”
“CHP’lilere” mi, “medya”ya mı?..
Hiçbir yorumda bulunmadan, bu olayın yankılarını aktarmak istiyorum...
Bay ****** diyor ki;
“Geçen
haftanın en önemli olayı, 10. Yıl Marşı’nın AKP Kongresi’nde
söylenmesidir... İlk kez oluyor!.. çok sevindirici bir olay!..”
Hemen arkasından “gol”ünü çakıyor:
“Sen
Hikmetyar’ın arkasından siyaset yaparsın, sonra da 10. Yıl Marşı’nı
söyletirsin. Siz diyeceksiniz ki; Başsavcılık iddianameyi hazırladı,
ondan söylüyor. Hayır hayır, kesinlikle hayır... ******, o kadar büyük
insan ki; kendi haklılığını, gücünü 80 küsur yıl sonra bunlara da kabul
ettiriyor.”
Buyur, burdan yak!..
Geçen Pazar günkü yazısında
“Ekim ayına kadar bana eyvallah!.. Memleketi asıl sahiplerine
bırakıyorum” diyen, ancak “kıvraklığı” ve “çalımı” ile “gereken yerlere
gereken mesajı” verip, gelişmeleri lehine çeviren ve böylece
“Hürriyet’te kalmayı garantileyen” Ertuğrul özkök ise, şöyle yorumladı
bu olayı:
“Hafta sonunun en güzel haberi, AKP Gençlik Kolları’nın toplantısında
‘Onuncu Yıl Marşı’nın çalınmasıydı.
Bana göre bu AKP zihniyetinde bir devrimdir.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin bugüne kadar bulduğu en güzel marş olan ‘Onuncu Yıl
Marşı’ böylece, AKP çevresi tarafından da ‘iade-i itibar’ edildi.”
Bu konuda, daha başka yorumlar da vardı:
“10. Yıl Marşı’nı söyleyen bu gençleri, laikliğe sahip çıkan Başbakan’ı gönülden kutluyorum!
Al bu gençleri, bir gün önce Tandoğan’da yapılan mitinge götür; hiç sırıtmazlar!
Al bu Başbakan’ı aynı mitingde kürsüye çıkar; ‘muhalif kitleler’ yadırgamaz!”
Sanmayın ki bunlar, “uzlaşma” yazılarıdır!.. Tam aksine, AK Parti’ye “yozlaşma”yı empoze eden yazılardır!..
çünkü; “10. Yıl Marşı”nı böylesine seven bu zihniyet, “İstiklal Marşı ile kavgalı”dır!..
Ve
ayrıca; birçok “solcu/ateist kuruluş ve parti”nin kongrelerinde
“İstiklal Marşı” okunmaz!.. Onlar, “İstiklal Marşı” söyleyenlerden,
“vebalı” ve “cüzzamlı”lardan kaçar gibi kaçarlar!..
Ama o “vebalı”(!) ve “cüzzamlı”(!)lar “10. Yıl Marşı” söylerlerse, hemen “övgü” yağdırmaya başlarlar!..
“Şekil 1 A”da olduğu gibi!..
Peki niye?..
Akılları sıra, “kendilerine boyun eğildiğini” düşünüp, tatmin olurlar!..
Hatta ve hatta; “AK Partililere diz çöktürdük!” diye diye orgazma bile ulaşabilirler!
NE YAPSANIZ YARANAMAZSINIZ!
Ama,
yine de “kuşku”yu elden bırakmazlar!.. “Olumlu” satırların arasına bir
“fit” sokarlar ki, herhangi bir insan, “AK Partilileri gaza getirme”
amaçlı yazılara aldanıp da, onlar hakkında “olumlu” bir düşünceye
kapılmasın!..
İşte bunun içindir ki;
“10. Yıl Marşı’nı söyleyen gençleri ve Başbakan’ı yürekten kutluyorum” deyip, hemen arkasından şöyle yazarlar:
“Peki; iki ay öncesine kadar bambaşka bir politika izleyen AKP ve Başbakan neden bu kadar değişti?
Bu sorunun tek bir yanıtı var:
AKP hakkında ‘laiklik karşıtı eylemlere odak olma’ suçlamasıyla kapatılma davası açıldı da ondan!
AKP’liler sırf bu nedenle ‘laiklik kıyafeti’ne büründüler...
Düne kadar burun kıvırdıkları 10. Yıl Marşı’nı sırf bu yüzden sahiplendiler!
Yani; özetle...
Tekrar TAKİYYE YAPMAYA başladılar!”
Bu satırlardan sonra, diyecek söz bulamıyorum!..
Görüyorsunuz işte;
“AK Partili” isen, bunları ikna edemez, inandıramazsın!..
İstersen “ağzınla kuş tut”, yine yaranamazsın!..
Ama “solcu” isen;
“övgüde sınır yok!”
Yukarıdaki “iki örnek olay”a bakıp, kararı siz verin!..
Ve söyleyin... Haksız mıyım?..
-------------
Ergenekon’a örtbas mı?
Yıllardır
bu mesleğin içinde olduğum ve bugüne kadar birçok defa “hakim huzuru”na
çıktığım için, hep merak etmiş ve kendi kendime şöyle sormuşumdur:
“Ankara’nın hakim ve savcıları, başka bir hukuk fakültesinden mezun olup da, başka bir hukuka göre mi karar veriyorlar?!?”
“Niye?”
diyecek olursanız... Ankara’nın hakim ve savcıları, biraz “sert ve
acımasız” davranırken, İstanbul’un hakim ve savcıları daha “esnek”
oluyorlar!..
Acaba, “hava”sından mıdır, “su”yundan mı?..
Alın
işte; “Ergenekon Terör örgütü”nün savcısı Zekeriya öz, Ankara’ya yazı
yazıp, “Atabeyler çetesi” ile ilgili “dosya”yı istemiş!.. Belli ki,
“çeteler arasında bağlantı” tespit etmiş!..
Ancak, Ankara’daki
mahkeme; neredeyse “kapatılma aşamasına getirilen” Atabeyler çetesi ile
ilgili dosyayı vermemiş ve üstelik “posta”sını koymuş: “Sen, ilk önce
Ergenekon dosyasını bana gönder!”
Bu gidişle, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun dediği olacak herhalde!..
“Şemdinli” gibi, “Ergenekon”un da üstü örtülecek!..
Sanıkları “asker” olduğu için mi acaba?.


http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3109
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Solcu yapınca öv... AK Partili yapınca söv!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: