FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak? Empty
MesajKonu: Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak?   Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak? Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2008 10:36 pm

Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak? Resim72_1


Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-05-22

Yargıtay'ın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak?

Gerçekten
de; Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in dediği gibi "Dam üstünde
saksağan!.. Vur beline kazmayı" dedirtecek türden bir bildiri... Hani,
"Düğün değil, bayram değil; eniştem beni niye öptü?" denilir ya; bu
bildiri de öyle bir şey!.. Ne oldu, kim ne dedi ve nereden çıktı ki
Yargıtay Başkanlar Kurulu böyle bir bildiri yayınlama gereği duydu?..
öyle bir bildiri ki; hem "CHP'li ağzıyla" yazılmış, hem de "kin, nefret
ve öfke" dolu... öyle bir bildiri ki; sadece "Hükümet" hedef alınmakla
kalınmamış, Hükümet üzerinden, adeta "Millet"e de meydan okunmuş!..
Evet, evet; verdiği kararların başına "Türk Milleti Adına" yazan Yargı,
dün yayınladığı bildiriyle adeta "millet"e meydan okuyor!..
Olayı
biliyorsunuz... Hiç gereği yokken ve de "bildiri" yayınlamayı
gerektiren herhangi bir gelişme yaşanmamışken, üstelik de “üzerlerine
vazife değil”ken, akıllarına nereden esmişse esmiş, Yargıtay Başkanlar
Kurulu dün bir "bildiri" yayınlamış.

MİLLET ADINA AMA MİLLETE RAĞMEN!

Bildirideki ifadeler, zehir zemberek...
Ve hatta denilebilir ki, "düşmana hitaben yayınlanmış bir ültimatom" niteliğinde!..
Düşman kim?..
Hükümet... Yani, AK Parti!..
Peki, AK Parti kim?..
"Milletin yüzde 47'si"nin, bir başka ifadesiyle "Türkiye'deki 2 kişiden 1'inin oy verdiği" bir parti!..
İşte,
"Türk Milleti Adına" karar veren Yargıtay Başkanlar Kurulu; "millet
adına ama, millete rağmen!" yayınladıkları bildiride demişler ki;
¥
“Bir yıla yakın süreçte ve özellikle son zamanlarda; giderek artan bir
biçimde yargı erkine yönelik ve hukuk devleti olma ilkesiyle
bağdaşmayan sistemli saldırılar, Cumhuriyetin temel ilkelerini zedeler
hal almıştır!.."
¥ “Süreklilik gösteren bu davranışlar, toplumun,
çözüm bekleyen sorunlarının ve gerçek gündeminin ötelenmesine,
gelişimine harcanması gereken zamanın gereksiz biçimde yitirilmesine
neden olur hale dönüşmüştür.”
¥ “Anayasa'nın kimi hükümlerinin
yenilenmesi konusunda oluşan genel kabulden yararlanılmak suretiyle bir
siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda bütünü değiştiren bir
taslak hazırlattırılarak..."
¥ "Süreçte, çelişki ve yanlışlıklar
sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve
yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip, sonuçlandıracağından
hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi'nin, her tür etkiden uzak
biçimde, yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla
karşılanacağı kanısının yaratılması yerine, Anayasa'nın 138. maddesi
hükmünü göz ardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik
tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir."
¥
"Yargı huzurunda kendini ve siyasi teşekkülünü hukuka uygunluk içinde
savunmak, ithamların asılsızlığı inancına sahip olunuyorsa, kendi karşı
kanıtları ve gerekçeleriyle iddiaları çürütmek yerine, 'dilediği her
şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı' gibi şaşırtıcı bir inançla
yargıyı ve mensuplarını halka şikâyet ederek, hedef göstererek, hatta
yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak Türk
yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle, açılan kapatma
davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir
olmuştur.”
¥ “Tüm bu gelişmeler, ısrarlı bir biçimde ve sistemli
olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğinin, tarafsızlığı
sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve
onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını
belgelemeye yetmektedir... Hedeflenen budur!"

YARGI, "3 AYAK"TAN SADECE BİRİ!

Gördüğünüz gibi;
çok kısa bir bölümünü aktardığım bildiri, gerçekten de "ültimatom/muhtıra" havasında kaleme alınmış!..
Kime karşı?..
Demin
de dediğim gibi, "Hükümet"e, yani "Yürütme"ye karşı!.. Hatta, "milli
iradenin tecelligâhı" olan Meclis'e, yani "Yasama"ya karşı!..
Oysa;
devleti oluşturan kurumlar, bir "sacayağı" şeklindedir... “Kuvvetler
ayrılığı” ilkesine göre hareket ederler... Bilirsiniz, "devlet nedir?"
diye sorulduğunda; cevap şudur: "Yasama"dır, "Yürütme"dir,
"Yargı"dır!..
Hepsinin de "görev" ve "sorumluluk"ları birbirinden
farklıdır!.. Hiçbiri; diğerine "üstünlük" taslamaz, hiçbiri diğerine
"müdahale" etmez!..
Gelin, görün ki;
"Burası Türkiye"dir!.. Bu
ülkenin "kendine özgü"(!) şartları vardır ve Türkiye; "evrensel
kurallara uymak" yerine, "evrensel kuralları kendine uydurur!.."
Sizin anlayacağınız;
"Türkiye'nin özel şartları"(!)na uymayan her kural ve uygulama, "kağıt üstünde kalmaya mahkûm"dur!..
Peki; "Türkiye'ye özgü şartlar"(!) konusunda tesbit yapıp, karar veren kimdir?..
Eveleyip, gevelemeden söyleyelim;
Kâh "Askeri Cunta"dır, kâh "Yargı"dır!..
Bu ikili; "Yasama" ve "Yürütme"ye, yani "Meclis" ve "Hükümet"e, bazen öylesine "müdahale" eder ki; hiç kimse gıkını çıkaramaz!..
Yargıtay
Başkanlar Kurulu'nun dünkü bildirisi de, adeta "Bu ülkenin sahibi
biziz!.. Biz ne dersek o olur!" havasında bir bildiriydi!.. Güya
"yargıya müdahale"den yakınıyorlardı!.. Oysa, kendi yaptıkları şey, bal
gibi "Hükümete müdahale"den başka bir şey değildi!..
İyi de; "sen kimsin?" arkadaş?..
"Yargı"sın!..
Tıpkı, "Yürütme" organı "Hükümet" gibi, "eylem" organısın!.. Yani;
"Yasama" ne diyorsa, onu "uygulamak"la yükümlüsün!.. Senin görevin,
“Meclis’in çıkardığı yasaları uygulamak”tan ibaret!..
Senin “kanun yapma” veya “kural koyma” gibi bir görev ve yetkin yok!..
Ama, sen kalkmış, “siyasi bir bildiri” yayınlayarak; "Yasama"ya da, "Yürütme"ye de kafa tutuyorsun...
"Siz" diyorsun, "Anayasa'yı değiştirip, yeni Anayasa yapamazsınız!.. Yargı'da reform da yapamazsınız!"
Yine
soralım... İyi, hoş da, "sen kimsin" arkadaş?.. Meclis'e ve Hükümet'e
meydan okuma, "talimat" verme, "posta koyma" hak ve yetkisini kim verdi
sana?..
Sen, tıpkı Yasama ve Yürütme gibi, "devletin üç ayağı"ndan
birisin!.. Ne yani; senin ayakların diğerlerinden daha uzun, ya da daha
düzgün ve güzel mi ki, onlara "emir ve talimatlar" yağdırıyorsun?..
Bu ne ayak, "üçüncü ayak?"
Ohh ne alâ memleket bee!..
"Hükümet
yargıya karışmasın" ama, yargı, istediği gibi at oynatsın bu ülkede!..
Ona kimseler karışmasın, ama o Hükümet'e de karışsın, Meclis'e de!..
İyi de, "Yargı'nın ayrıcalığı" nedir?..
Bu "imtiyaz"ı kim veriyor ona?...
Herkes "had ve yetki"sini bilmek durumunda değil midir?..
Malûm, atasözlerimiz arasında; "Ayağını yorganına göre uzat" diye bir söz vardır...
Burada,
"devlet"ten, yani "devletin 3 ayağı"ndan söz ediyoruz!.. "3. Ayak" olan
"Yargı" da, ayağını yorgana göre uzatmak mecburiyetinde değil midir?..
O halde;
"Yorgan altından çıkar" gibi çıkmanın âlemi ne?..

KöKSAL TOPTAN'IN 3. YOL FORMüLü

Bu "çıkış"ın zamanlaması da hayli ilginç geldi bana.
Biliyorsunuz; TBMM Başkanı Köksal Toptan, bir süredir "üçüncü yol"dan söz ediyor ve "yeni bir formül" önerip, diyordu ki;
"Herkesi
tatmin edecek, herkese ‘ohh’ dedirtecek, herkesin beklentisini
karşılayacak bir üçüncü yol olabilir mi? Olabilir... Anayasa Mahkemesi;
Başsavcı'ya ‘Haklısınız... Ama şimdilik kapatmıyorum, lütfen AK
Parti'yi bir süre daha izlemeye devam edin’ diyebilir... Böylece; hem
partiyi kapatmaz, hem de öyle bir karar verir ki... Başsavcı ve onun
gibi düşünenler "rahatlar"... Tabii, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği
böyle bir karardan AK Partililer de ders alırlar!"

öLüMü GöSTER, SITMAYA RAZI ET!

Yine biliyorsunuz ki; "Toptan'ın üçüncü yol formülü" çok tartışıldı, çok eleştirildi.
Bana göre de, "haklılık payı çok çok yüksek olan eleştiriler"den bazıları şöyleydi:
¥
“AK Parti'yi siyasi bir mevtaya dönüştürmek isteyenler yeni formüller
geliştiriyorlar... 'ölümü gösterip sıtmaya razı etme' stratejisi
çerçevesinde gündeme gelen formül; AK Parti'yi kapatmamak, ama
kapatmaktan beter hale getirmek amaçlıdır...”
¥ “Böylece, Anayasa
Mahkemesi; AK Parti'nin kapatılmasıyla karşılaşacağı ulusal ve
uluslararası tepkilerden kurtulacak, 'Bakın işte kapatmadık, uzlaşıdan
yanayız. Siz de yeni Anayasa, üniversitede özgürlük talebi, yargının
yeniden yapılandırılması gibi statükoyu yıkacak faaliyetlerinize son
verin' diyebilecek.”
¥ "Toptan'ın formülü; AK Parti'yi değil,
Yargı'yı kurtarma formülüdür!.. Bu formül, itirafçı PKK'lılara
uygulanan formüldür!.. Yani; ‘Suçu kabul et, örgütü ele ver, az ceza
ye’ demek gibi bir şey!.."
Evet, eleştiriler bu şekildeydi...
Eleştirileri şöyle özetlemek mümkün;
"Yargı, sürekli AK Parti'nin sırtında oturacak!.. Ne kapatacak, ne de sırtından inecek!!!"
Durumun fotoğrafı budur...
Toptan'ın formülünün getireceği çözüm(!) budur!..
Ama, görüyorsunuz işte;
Köksal Toptan'ın "Yargı'yı kurtarmaya" yönelik formülüne bile tahammül edemiyor ve itiraz ediyor Yargı!..
Belli ki;
"Burunlarından kıl aldırmaya" hiç niyetleri yok!..
Ama, artık, Türkiye'nin "Yargıçlar egemenliği" ile "yüzleşme"sinin zamanı; geldi, geçiyor bile!..
Hükümet'in,
nasıl ki; "Millet çoğunluğu bende!.. İstediğimi yaparım" hak ve yetkisi
yoksa, Yargı'nın da, "Türk Milleti Adına" karar veriyorum ayaklarına
yatıp, "hiç kimseyi takmama" hak ve yetkisi yoktur!..
Herkes gibi;
Yargı da "had"dini ve "hudut"unu bilecek ve "başına buyruk" hareket
etmekten vazgeçecektir!.. Bu ülkenin huzur ve istikrarıyla oynamaya,
hele hele ekonomisini "çökertme"ye hiç kimsenin hakkı yoktur!
"Siyasetin
yargıya karışmaması"nı isteyenler, bu ilkeye ilk önce kendileri uymalı
ve "siyasi bildiri" yayınlamamalı, hele hele "Siyaset'e müdahale"den
uzak durmalıdır!..
Herkes ve her kuruluş şunu bilmeli;
Hiç kimse, "Millet"in üzerinde değildir!..
Herkes, kendini "millete göre" ayarlamalıdır!..
“Milletin bir ferdi” olarak;
Ben; bunu bilir, bunu söylerim!..

İthal olmayan neyimiz var?
Şunu,
bir türlü anlayamıyorum... Bu ülkedeki "laikçi" taife; ******'ün
işaret ettiği "muasır medeniyetlerin üstüne çıkma" hedefine ulaşmak
için varını-yoğunu harcamadı mı?..
"Aydın"(!)larını oralara gönderip, onların "çağdaş(!) yaşam biçimleri"ni ithal etmediler mi?..
Dahası; "Şeriat kurallarına göre hukuk olmaz" deyip, yasaların hemen hepsini "Batı'dan ithal" etmediler mi?..
Eee,
şimdiki "cazgırlık"lar, "istemezük"ler neyin nesi?.. AK Parti Hükümeti,
"Anayasa"yı ve "yasa"ları "AB'ye uydurmaya" çalışıyor diye, niçin
üzerine çullanıyorlar?.. Söyleyin Allah aşkına; "AB'ye uymayan bir
yasa" mı var hukuk sistemimizde?..
Haa, deniliyorsa ki, "AB'ye
uymak"tan vazgeçelim; hay hay vazgeçelim... Ama, "muasır medeniyetlere
ulaşma" hedefini de bir kenara koyalım!.. Tabiî, "İtalya, İsviçre,
Fransa ve İspanya hukuku"nu da hemen rafa kaldıralım!.. Bu arada;
"çağdaş Yaşam Tarzı" denilen "Batılı yaşam tarzı"ndan da vazgeçelim!..
Hadi, "laikliği" de, geldiği yere geri gönderelim!..
Ya, bunlara "peki" diyeceksiniz ya da "AB'ye uyum"a sesinizi çıkarmayacaksınız!.. Bunun başka yolu yok!..


http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3983
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Yargıtayın bildirisi... Bu ne ayak, üçüncü ayak?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: