FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı? Empty
MesajKonu: Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı?   Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı? Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2008 10:38 pm

Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı? Resim72_1


Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-05-20

Büyükanıt’a mesaj mı... Başbuğ’a gözdağı mı?

Soruyu;
hiç evelemeden-gevelemeden, hiç eğip-bükmeden, doğrudan ve bodoslamadan
soralım... 17 Mayıs 2008 Cumartesi günkü Vatan gazetesinin “Fikri
Sağlar kaynaklı” haberinin hedefinde Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar
Büyükanıt mı vardır yoksa muhtemel Genelkurmay Başkanı Org. İlker
Başbuğ mu?.. Soruyu niye sorduğumun sebebini biraz sonra açıklayacağım
ama öncelikle “madalyonun öteki yüzü”nü ortaya koyalım... Biliyorsunuz;
“iki yanlış”tan bir “doğru” çıkmaz... O halde, soralım: Vatan
gazetesinin “yazan ilginç, iddia vahim” başlıklı haberi mi “yanlış”tır,
yoksa Genelkurmay’ın haberle ilgili olarak yaptığı “ahlâk dışı”
açıklaması mı?.. Genelkurmay, Vatan’ın haberini “ahlâk dışı bir
saldırı” olarak nitelediğine göre; Vatan gazetesi hâlâ nasıl “akredite”
yani “güvenilir” bir gazete olmaya devam etmektedir?!?.. öyle ya; senin
“güvenilir” ilân ettiğin gazetenin haberi de “güvenilir”dir!.. öyle
olmasa, “Genelkurmay’dan akredite” olamazlardı... Peki,
“Genelkurmay’dan akredite” olan bir gazete; nasıl olur da hem
“güvenilir” ilân edilir, hem de kendisini “güvenilir” bulan bir kuruma
karşı “ahlâk dışı bir saldırı”ya kalkışır?..
Burada, “yaman bir çelişki” yok mu?..
Genelkurmay, sadece bu olaydan sonra, “akredite” kıstaslarını yeniden gözden geçirmeli değil midir?..

SAĞLAR’IN DOLMABAHçE İDDİALARI

Biliyorum, kafanız karıştı...
öyle ya; “fotoğraf”ı ortaya koymadan “soru” sormaya ve “yorum” yapmaya başladık...
O halde “fotoğraf”ı ortaya koyalım.
Efendim,
17 Mayıs Cumartesi günkü Vatan’da, “yazan ilginç, iddia vahim” başlıklı
bir manşet vardı... Haber, “Fikri Sağlar’ın yazısı”na dayanıyordu.
Fikri Sağlar’ı biliyorsunuz...
Meclis’te
önce SHP, daha sonra da CHP milletvekili olarak yer aldı ve bir dönem
Kültür Bakanlığı yaptı. TBMM Susurluk Komisyonu’nda görev yapan Sağlar,
Türkbank ihalesinin dondurulmasına sebep olan “Alaattin çakıcı-Korkmaz
Yiğit” konuşmasına ait teyp bandını kamuoyuna açıkladı.
Bu açıklamalarla güç durumda kalan Mesut Yılmaz hükümeti istifa etmek zorunda kaldı.
İşte bu yüzden, Fikri Sağlar, bazıları tarafından “Hükümet düşüren adam” olarak tanınır!..
İşte bu Fikri Sağlar, köşe yazısı yazdığı Birgün gazetesinde “ilginç iddialar” atmış ortaya.
Açık açık şunları yazmış Fikri Sağlar;
“AKP’yi yakından bilen bir hukuk adamının bir iddiasını dile getirmek istiyorum...
Herkesin merak ettiği Başbakan ile Büyükanıt’ın Dolmabahçe görüşmesi ile ilgili bilgi!..
Başbakan
bu görüşmede; Bayan Büyükanıt’ın yapmış olduğu harcamaları içeren bir
dosyayı Genelkurmay Başkanı’nın önüne koymuş. Dosya içeriği son derece
ürkütücüymüş...
Böylece, bu dosyanın ortaya çıkması halinde tıpkı
İlhami Erdil Paşa’nın başına gelenlerin Büyükanıt’ın da başına
gelebileceği ima edilmiş!..
O günden sonra Büyükanıt, Başbakan’ı ve
AKP’yi doğrudan hedefleyen açıklamalardan kaçınmış. Görev süresinin
uzatılmasını istememesinin altında yatanın da “bu neden” olduğu iddia
ediliyor.”
Sağlar, aynı yazıda siyasette yeni oluşum arayışında olan
Abdüllatif Şener’in 22 Temmuz seçimlerinde aday olmamasının arkasında
da benzer bir olay yattığını öne sürmüş...
Evet, bunları yazmış Fikri Sağlar.
Bu “iddia”nın da kendisine “AK Parti’yi yakından tanıyan bir hukukçu” tarafından aktarıldığını ileri sürmüş.
“Dolmabahçe görüşmesi”ni biliyorsunuz.
Geçen
yıl 27 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu yapılmıştı...
Oylamanın yapıldığı günün gecesi Genelkurmay’ın internet sitesinde
kamuoyunda e-muhtıra diye adlandırılan bildiri yayınlanmıştı. Ertesi
gün hükümet aynı sertlikte bir cevap vermişti...
Bu karşılıklı
bildirilerin ardından Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, Dolmabahçe
Sarayı’nda biraraya gelmişti... 5 Mayıs 2007’de gerçekleşen Dolmabahçe
görüşmesinde neler konuşulduğu hiç açıklanmamıştı.

HAYASIZ BİR YALAN, ALçAKçA BİR İFTİRA!

Bu küçük ayrıntıyı aktardıktan sonra, fotoğrafı sunmaya devam edelim.
Fikri Sağlar’ın iddiaları; ertesi günü hem Başbakanlık, hem de Genelkurmay Başkanlığı tarafından “sert şekilde” yalanlandı.
Başbakanlık açıklamasında, “kara propaganda” yapıldığı belirtilerek, şöyle denildi:
“... görüşmenin içeriği hakkında hayasız bir yalan, alçakça bir iftira yer almıştır...
Devlet meselelerinin değerlendirildiği görüşmenin içeriği yine devlet adap ve geleneklerimizin icabı olarak mahrem tutulmuştur.
üçüncü
kişilerin, görüşmenin içeriği hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi
olması mümkün değilken, yapılan bu yayınlar, bir ‘kara propaganda’
faaliyetinin ürünüdür.”
Genelkurmay’ın internetteki açıklamasında da;
“Gerekli açıklamanın Başbakanlık tarafından yapıldığı” belirtilerek şöyle denildi:
“Bir
gazetede Fikri Sağlar tarafından dile getirilen asılsız iddialara
atfen, 17 Mayıs 2008 tarihli Vatan gazetesinin manşetinde ahlak dışı ve
mesnetsiz bir haber yer almıştır. Başbakanlık tarafından konuya ilişkin
basın açıklaması yapıldığından, Genelkurmay Başkanlığı’nca ayrıca bir
açıklamaya gerek duyulmamaktadır. Bununla birlikte, bu ahlak dışı
saldırıyı yapanlar hakkında gerekli yasal girişimlerde bulunulması
kaçınılmazdır.”
Başbakanlık ve Genelkurmay tarafından; “Kara
Propaganda!.. Mesnetsiz!.. Hayasız bir yalan!.. Alçakça bir iftira!..
Asılsiz iddialar!.. Ahlâk dışı saldırılar” suçlamalarıyla yalanlanan
habere rağmen, Fikri Sağlar, “İddialarımın arkasındayım” dedi ve ekledi:
“Araştırdım...
O buluşmadan sonra Büyükanıt’ın doğrudan Başbakan’ı itham eden hiçbir
açıklaması olmamış... Laiklik konusunda da açıklamaları kesilmiş...
Sorulduğunda daha çok ‘Görüşlerimiz belli’ gibi yuvarlak laflar etmiş.
Bu da iddialarda doğruluk payı olduğunu gösteriyor.”

BüYüKANIT NİYE HEDEF ALINSIN Kİ!

Yukarıdan
beri yazdıklarım, “Son 3 gün”ün gelişmeleri... Dikkat etmişseniz,
“fotoğraf”ı olduğu gibi aktardım ve hiçbir “yorum”da bulunmadım...
Ama, asıl soru şu:
“Bu fotoğrafı nasıl okumak lazım?”
Evet,
Fikri Sağlar bu “iddia”ları niye bugünlerde dile getirdi?.. Amaç
“Büyükanıt’ı yıpratmak” mı, yoksa “işin içinde başka işler” mi var?..
Benim kanaatime göre;
“Ahlâk dışı saldırı”ların, “alçakça iftira”ların hedefinde Org. Yaşar Büyükanıt olamaz!..
öyle ya; şunun şurasında Büyükanıt’ın “2 ay 10 günlük” bir görev süresi kaldı...
Ağustos
başında Yüksek Askerî Şura toplanacak ve “Yeni Genelkurmay Başkanı”nın
kim olacağı belli olacak... Ki, bu, büyük bir ihtimalle Org. İlker
Başbuğ olacak... Org. Yaşar Büyükanıt ise, 3 veya 4 Ağustos’tan
itibaren “veda turları”na başlayacak...
Hele söyleyin Allah aşkına;
Görev süresinin dolmasına “2 ay 10 gün” kalan bir adamı hedef alıp, “yıpratsan” ne olur, “başına taç yapsan” ne olur?..
Bana
kalırsa; asıl sebep, biraz daha “derin”lerde... Biliyorsunuz; emekli
Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu başta olmak üzere, bir kısım mihrak ve odaklar,
“Org. Hilmi özkök’ün Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek” için, her
yola başvurmuştu... Ki, bu girişimleri, Kıvrıkoğlu’nun kendisi şöyle
itiraf etmişti:
“Yüzbaşı iken farklı olunur, ama yetkili kişiyken
farklı olunur... Komutan olarak 2 yıl kendisini izledim. İrtica ile
daha iyi mücadele edecek birinin gelmesini istedim...
Evet, doğrudur... Hilmi özkök’ü istemiyordum...”
öyle
sanıyorum ki; bazı “klik, odak ve mihrak”lar, Hilmi özkök olayında
olduğu gibi, Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmasını da engellemeye
çalıştılar!..
Hele hatırlayın... Büyükanıt’ın Genelkurmay
Başkanlığı’na atanacağı Yüksek Askerî Şûra Toplantısı’ndan günler önce,
bir “soyağaç bombardımanı” başlamıştı... “Faks”lardan, “internet
siteleri”nden çarşaf çarşaf yayınlanan “nüfus kütükleri”nde,
Büyükanıt’ın aslında bir “Sabetaist” yani “Yahudi dönmesi” olduğu iddia
ediliyordu.
Besbelli ki, bu tür “kara propaganda”larla,
“Büyükanıt’ın önü kesilmek” isteniyordu... Ama, olmadı... Büyükanıt 4
yılını tamamladı...
2 ay 10 gün sonra “emekli” olacak!..

KARİYER YAPMA, DARBE YAP!

İyi
ama; Fikri Sağlar’a o bilgi(!)leri aktaran “AK Parti’ye yakın
hukukçu”nun amacı nedir?.. Dediğim gibi, yakında emekli olacak bir
adamı “yıpratmak”la, kimin eline ne geçecek?!?..
Büyükanıt’ı
yıpratma amaçlı “gibi görünen” bu haberlerle acaba birilerine “mesaj”
ve dolayısıyla “İlker Başbuğ’a gözdağı” mı verilmek isteniyor?..
Asıl önemlisi, “kim”dir onlar?..
Yoksa yoksa, “darbeciler” mi?!?..
Olayı daha iyi kavrayabilmeniz için, küçük bir hatırlatma yapayım.
Malûm;
Nokta dergisi, geçen yıl 29 Mart’ta piyasaya çıkan sayısında emekli
Deniz Kuvvetleri Komutanı özden örnek’in günlüğünde yer alan Sarıkız
kod adlı darbe planını yayınlamıştı.
Haberde, 24 Nisan 2004’te
Kıbrıs’ta yapılan referandum öncesi dört kuvvet komutanının, dönemin
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi özkök’e rağmen darbe yapmayı
planladığına dair bilgilere yer verilmişti.
2003-2005 yılları
arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan özden örnek, Kara
Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim
Fırtına ve şu an ******çü Düşünce Derneği Başkanı olan dönemin
Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından hazırlanan “Sarıkız”
adlı darbe planından, Hilmi özkök’ün tutumu, ABD ve öbür yüksek rütbeli
subayların isteksizliği sebebiyle vazgeçilmişti.
Günlükte Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un “kariyer planları” sebebiyle darbeye karşı olduğu iddia edilmişti.
Görüyorsunuz değil mi;
“Cuntacı”ların
hedefinde sadece Hilmi özkök yokmuş!.. Onlar; Org. Yaşar Büyükanıt
kadar, Org. İlker Başbuğ’a da karşılar!.. Niye karşılar?..
Bütün sır, “kariyer” kelimesinde!..
Açıkçası,
“darbe yanlısı” mihraklar “kariyer yapacak” komutan değil, “darbe
yapacak” bir komutan istiyorlar!.. özkök’ü hazmedemeyenler, galiba Org.
Yaşar Büyükanıt’ı da bu yüzden hazmedemediler!..

ERGENEKON’CULAR OLABİLİR Mİ?

“Dolmabahçe
dedikoduları”nı yayan mihraklar ve onlara alet olan kişi ve kuruluşlar,
bana göre; “Büyükanıt’ı yıpratmayı” değil, “İlker Başbuğ’a gözdağı”
vermeyi amaçlıyor!..
Peki, onlar kim?..
Meselâ, “Ergenekon’cular” olabilir mi?..
Niye olmasın?..
“Ergenekon
Terör örgütü” soruşturmasından dolayı halen “tutuklu” bulunan ümit
Sayın, 31 Ocak 2008’de Ankara’daki bir konferansta “2009’da darbe
olacak, kan gövdeyi götürecek... Ben de darbeden başka çare
göremiyorum” dememiş miydi?!?..
Ne yani, “2009’daki darbe”ye
hazırlananlar, şimdiden “Büyükanıt üzerinden İlker Başbuğ’a mesaj ve
gözdağı” veriyor olamazlar mı?!?..
Niye olmasın?.. Buradan böyle görünüyor.
------------
Finansörler ne isterse!
Bilirsiniz...
“Her sakallıyı deden sanma” diye bir söz vardır... Siz siz olun; her
“protesto gösterisi”ni de “doğaçlama” sanmayın!.. çünkü onlar; birileri
tarafından “kışkırtılan” veya “finanse” edilen, “şirket elemanları”
olabilir!..
Bugünkü manşet haberimiz, bir “maske”yi düşürüyor...
Gördüğünüz gibi; yurdun çeşitli yerlerinde “başörtüsünü protesto” eden
kişiler, birer “şirket elemanı”ymış!..
Başörtüsünü, “içlerinden
geldiği” için veya “kendi imkânları”yla değil, “finansörler” öyle
istediği için protesto ediyorlarmış!.. Bir gün “başörtüsü”nü, ertesi
gün “hükümet”e yükleniyorlarmış!..
“Finansör”ler de, “CHP’li belediyeler, Gazi ve Ankara üniversiteleri ile Cumhuriyet gazetesi”ymiş, iyi mi?..
Onlar, “otobüs”leri kiralıyor, “kumanya”ları veriyormuş!..
Türkiye Gençlik Birliği’nin “emre amade” elemanları da, uygun bir yer bulup, orada “istemezük” diye höykürüyormuş!..
Demek istiyorum ki,
Siz siz olun; her protestoyu “halk tepkisi” sanmayın!


http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3923
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Büyükanıt a mesaj mı... Başbuğ a gözdağı mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: