FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar! Empty
MesajKonu: Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar!   Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar! Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2008 10:40 pm

Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar! Resim72_1


Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-05-19

“Cambaza bak”larla örtbas edilen “kaçak yalı”lar!

Bilirsiniz,
eskiden hemen her şehrin ortasında “bayram yerleri” vardı... “Dönme
dolap”lar vardı, “atlı karınca”lar vardı, “salıncak”lar vardı...
En
önemlisi de, “cambaz”lar vardı... Ellerinde “sırık”larla, “tel”ler veya
“ip”ler üzerinde yürürler, ya da “bisiklet”e binerlerdi... Hemen
herkes, merak ve heyecanla izlerdi “cambaz”ları!.. Tabiî, bu
gösteriler, en çok da “hırsız”ların veya “cepçi”lerin işine yarardı...
Zira; “cambazın gösterisi”ne iyice odaklanan insanlar, “ceplerine giren
el”in ve o elin “ceplerinden boşalttığı paralar”ın farkına
varmazlardı... Farkına varsalar veya kuşkulansalar bile, “cepçi”ler,
hemen “dikkat”leri dağıtılar ve “cambaza bak” derlerdi!..
“Cambaza
bak, cambaza!.. Nasıl da yürüyor, düşmeden!?!.. Aaa, dengesini
kaybetti, işte şimdi düşecek!.. Vay bee, nasıl da kurtuldu düşmekten!..”
Uzatmaya
lüzum yok... Günümüz Türkiye’sinde, artık “bayram yerleri” yok!..
Bayram yerlerinin arsalarında, “blok blok apartmanlar” yükseliyor!.. Ne
yazık ki, “cambaz”lar da, artık sadece “sirk”lerde var!..
Dolayısıyla, “cepçi”ler de değişip, “çağdaş”laştı!.. Ama, “cambaza bak” şeklindeki “dikkat dağıtma yöntemleri” değişmedi!..
“9.
Senfoni”ci 9. cumhurbaşkanlarının “İşte çağdaş Türkiye”sinde; işler
hâlâ “cambaza bak”larla yürütülüyor, cepler hâlâ “cambaza bak”larla
boşaltılıyor veya dolduruluyor... “Kaçak yalı”lar, hâlâ “cambaza
bak”larla dikiliyor!..

ERTUĞRUL öZKöK’üN KAçAK YALISI

Olayı
biliyorsunuz... Geçen haftaki “anons”larımızda ve dünkü haberimizde de
okuduğunuz gibi; muhabirlerimiz Nazif Karaman ve Abdulhamit Güler,
geçen hafta Muğla Akbük’e gittiler ve Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul özkök’ün, “1. derece doğal SİT alanı” ilân edilen bir yerde,
ve üstelik “tarihi eser” kapsamındaki bir binayı yıkıp, üzerine
“yasalara aykırı” olarak “yalı” inşa ettiğini “fotoğrafları” ve
“belgeleri” ile ortaya koydular.
Olayın özü ve özeti şuydu:
“SİT
alanı içerisinde olmasına rağmen inşaat ruhsatı olmadan tarihi binayı
yalıya çeviren Ertuğrul özkök, yıllar sonra bir dönem Cumhuriyet
gazetesi yazarı Oktay Ekinci’nin başkanlık ettiği Anıtlar Kurulu’ndan
iskan verilmesi yönünde görüş alsa da, çevre Koruma Kurumu usulsüzlük
tesbit edildiği gerekçesiyle iskan izni verilmesine karşı çıktı.”
İşte
bu olay; Türkiye’de kimlerin, niye “çağdaş yaşama müdahale”den
yakındığını, kimlerin niye “Türkiye Malezya mı oluyor?” diye kuşku
tohumları ekmeye çalıştığını, kimlerin “mahalle baskısı”nı gündeme
getirdiğini çok açık şekilde ortaya koyuyor!..
Aslında, Türkiye’nin
yönü değişmiyor, Türkiye hiçbir yere gitmiyor... Ama, kendilerini
“ayrıcalıklı” olarak gören ve kendilerine “imtiyaz” tanınmasını isteyen
birileri; yaptıkları her işe göz yumulmasını, “yasadışılık”larına ses
çıkarılmamasını istiyorlar!..
Evet, “burunlarından kıl aldırmıyorlar”!..
üzerlerine gidildiğinde ise; hemen o “bildik numara” giriyor devreye:
“Cambaza bak, cambaza!”

“öZüR” KAVRAMI DA YALAMA OLDU!

Cambazın adı; kâh “irtica” oluyor, kâh “Malezya, İran, S. Arabistan” veya “içki yasağı!”
Biliyorsunuz... Hürriyet’in 13 Mayıs 2008 tarihli manşeti, “Bir kadeh rakı artık yasak” şeklindeydi.
Hürriyet’in
haberine göre yeni kanunla restoranlarda açık içki satılması
yasaklanmıştı ve bir kadeh rakının cezası 10 bin YTL olmuştu... Ancak
bu haber aynı gün Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (TAPDK)
Başkanı Kazım çalışkan tarafından yalanlandı. çalışkan, yasanın sadece
ruhsatsız içki satışını yasakladığını açıkladı. Ancak bu açıklamaya
rağmen, Hürriyet internet sitesi bütün gün haberi yayında tutmaya devam
etti.
Duyarlı gazeteler, haberin “yalan” olduğunu deşifre edip,
“Hürriyet’in maskesi”ni düşürünce, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul
özkök, sık sık olduğu gibi, yine “özür” dilemek zorunda kaldı...
Doğrusunu
söylemek gerekirse; bir insanın hata ve kusurlarından dolayı “özür”
dilemesi, bir “büyüklük” ve “erdem”dir!.. Ancak, Hürriyet gazetesi;
insanî hasletin ifadesi olan “özür” kavramını da “yalama” yaptı!..
Hep yalan, hep yalan!..
Hep özür, hep özür!..
“Konya’da tesettür faciası” haberi yalan!..
“Amasya Kız Meslek Lisesi’nde kız öğrencilere dinî baskı” haberi yalan!..
“Mini etekli kızlara kezzap atıldığı” haberi yalan!..
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı Hükümet’le içli-dışlı göstermeye çalışan haber yalan!..
TRT’deki filmin, “Kraliçe’yi kızdırdığı” yalan!..

YALANLAR, KAçAĞI öRTBAS İçİN Mİ?

Peki, artık “yalama” haline gelen “özür”lerle geçiştirilmeye çalışılan bunca “yalan” niye?..
Bu “yalan”lar, neyi “örtbas” ediyor?..
Nazif
Karaman ve Abdulhamit Güler’in, hem de, sadece “buzdağının görünen
kısmı”nı gözler önüne seren haberleri de gösterdi ki; “yalan haber”ler,
“cambaza bak” taktiğinin çağdaş birer versiyonudur!..
“Yalan
haber”lerle; gerek “kamuoyu”nun, gerek “yetkili”lerin dikkatleri
dağıtılmakta ve insanlar “açık”lara veya “kaçak”lara bakmak yerine,
“cambaz”lara kanalize edilmektedir!..
Gayet açık ve net;
Kamuoyu
ve yetkililer, eğer “yalan haber”lerle meşgul edilmese, “dikkat”leri bu
yalan haberler üzerine çekilmese, herhalde “kaçak yalı”lara dikkat
kesilirler ve sorarlardı:
“Bu ne perhiz, bu ne turşu?!?”
İşin
doğrusu; Ertuğrul özkök’ün “Akbük’teki yalı”sıyla ilgili olarak;
“Nereden buldun?.. Nasıl aldın?” sorularıyla başlayıp, “nüfuz
istismarı”na varan skandalları gündeme getirip; “Bütün amaç, yalıdaki
skandalları örtbas etmek” demek mümkün!..
çünkü; “yalı” ile ilgili skandallar, sadece “kaçak” oluşuyla sınırlı değil!..
Bizce,
ondan çok daha önemlisi, “Hürriyet antetli dilekçeler”le, dönemin
Belediye Başkanı’ndan “torpil” yani “ayrıcalık” istenmesidir!..

öZEL MESELEDE KURUMSAL BASKI!

Bugünkü 1. sayfamızda da okuyacağınız gibi, olay şu:
Hürriyet
Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök’ün eşi Saliha Tansu özkök,
8.7.1998 tarihinde, dönemin Yerkesik Belediye Başkanı İlker Toksöz’e
hitaben bir dilekçe yazıyor.
Dilekçesinde diyor ki:
“Sayın
Başkanım; Encümeninizin 24.04.1998 tarih, 68 no’lu 1.000.000.000 TL
tutarındaki ceza ihbarnamesini üzülerek almış bulunuyorum... Söz konusu
cezanın bu kadar ağır bir bedel olmaması gerekirdi. (...)
Sizden
ricam, değerli encümen üyelerine konunun hassasiyetini anlatarak
encümenin kesmiş olduğu cezanın sembolik bir meblağa indirilmesidir.”
Evet, dilekçe özetle böyle...
Şimdi, soru şu:
O yalı, “kimin üzerine”dir?.. Ertuğrul özkök’ün üzerine mi, eşi Tansu Hanım’ın üzerine mi?..
öyle
anlaşılıyor ki, yalı, “Tansu Hanım’ın üzerine”dir!.. Peki, Tansu
Hanım’ın Hürriyet gazetesi ile “kurumsal bir bağı” var mıdır?.. “Yok”
ise, “özel” bir işinde “Hürriyet’in logosu”nu nasıl
kullanabilmektedir?..
Dahası... Orası, “kaçak” da olsa, nihayetinde
“özkök çifti”ne aittir... Evet, “özel bir yalı”dır!.. Yani, Hürriyet’e
ait bir “büro” veya “temsilcilik” ya da “sosyal tesis” değildir!..
Peki, “bireysel” bir mekân için Hürriyet’in “kurumsal kimliği”nin
kullanılması ne ile ve nasıl izah edilir!..
Saliha Tansu özkök’ün
“dilekçe”sini “Hürriyet antetli” bir kağıda yazması; “Hürriyet’in
nüfuzundan yararlanma” çabası değil midir?.. “Hürriyet antetli
dilekçe”yi eline alan Belediye Başkanı, üzerinde “Hürriyet’in
baskısını” hissetmeyecek midir?..
Peki, bu da bir “mahalle baskısı” değil midir?..
Başkaları yapınca mahalle baskısı “tu kaka”dır da, Ertuğrul özkök’ün eşi yapınca “cici” midir?!?

HANİ HERKES EŞİTTİ?

Sık
sık “eşitlik”ten, “adalet”ten, “yasa”lardan ve “Anayasa”dan dem vuran
Ertuğrul özkök, Anayasa’nın 10. maddesinde yazılı bulunan “Hiçbir ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde herkes eşittir... Hiçbir kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” hükmünden habersiz midir?..
“Anayasa’nın
10. maddesi” böyle diyorken, “özkök ailesi” bundan muaf mıdır ki;
kendilerine “pozitif ayrımcılık” yapılmasını, “imtiyaz” tanınmasını
talep etmektedir?!?
Hemen ifade edelim...
Bu tür bir dilekçe,
eğer “Saliha Tansu özkök” imzasıyla yazılmış olsaydı, yine de su
götürürdü... Ancak, dilekçenin en başına “Hürriyet logosu”nun
oturtulması; hem bir “nüfuz istismarı”dır, hem de Belediye Başkanı’na
“mahalle baskısı”dır!..
Bu “baskı”nın milyonda birini, sıradan bir “dindar” yapsaydı, acaba neler gelirdi başına?!?
Ama, “laikçi” kimlikli insanlar yapınca; ne soran oluyor, ne dokunan!..
Hem nasıl sorsunlar, nasıl dokunsunlar ki!.. Hürriyet, onlara sürekli olarak “cambaz”ları gösteriyor!...
Onlar da, “cambaza bakmak”tan, “açık”lara ve “kaçak”lara bakmaya fırsat bulamıyor!..
Bereket
ki, Vakit var... “Yalan”ları deşifre eden, “mahalle baskısı”ndan
tırsmayan ve “gerçek”lerin peşinde koşan bir Vakit... Her zaman diyoruz
ya; okumak için size Vakit yeter... Vakit varken okuyun!..
Selam, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle.


http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3900
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Cambaza bak larla örtbas edilen kaçak yalılar!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: