FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği Empty
MesajKonu: Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği   Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2008 10:49 pm

Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği Resim74_1


Ali Karahasanoğlu - Vakit
akarahasanoglu@vakit.com.tr
2008-05-19

‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!

“Mezarlıktan ıslık çalarak geçmek” buna denir işte..
Korkuyor ama, hissettirmemeye çalışıyor..
Adamın aleyhine, belgeleriyle hazırlanmış yazı dizisi yayınlanıyor. O; sözümona dereden tepeden bahseden bir yazı kaleme alıyor!
Kendisine ne kadar güvendiğini göstermeye çalışıyor!
Ertuğrul özkök’ten bahsediyorum..
Kendisi ile ilgili Vakit’te çıkacak dizi yazının ilk gününde, 11 Eylül ile ilgili bir olayı anlatıyor köşesinde..
Kimbilir belki de, “11 Eylül ABD için ne ise, 18 Mayıs da, benim için o!” psikolojisini yaşıyordur, kendi iç dünyasında!..
11 Eylül; ABD’nin, yanına yaklaşılmaz havasını bir anda nasıl
söndürdüyse, 18 Mayıs’ın da kendisinin havasını alacağını kestirmiştir
belki de..
Evet; 11 Eylül’ün bir illegal eylem görüntüsü de var ama,
18 Mayıs’ta hukukdışı hiçbir şey yok.. Tam aksine, hukukdışı işlemlerin
deşifre edilmesi gerçeği var!
çok mu abarttım, Vakit’te yayınlanmaya başlayan dizi yazıyı?..
Zaman gösterecek onu!..
Bazen ilk anda önemini kavrayamadığımız bazı olaylar, çok büyük olayların kıvılcımı olurlar..
Şöyle
düşünün isterseniz; dünyaya hükmeden ABD için, binlerce uçağından üç
tanesinin düşmesi, onbinlerce gökdeleninden iki tanesinin çökmesi çok
mu önemli bir olaydı?..
Bence tepeden baktığımızda, bu olayın o kadar büyütülecek bir önemi yoktu..
Ama karizma çizilmişti bir defa..
Arkasından yaşananları gördünüz, birlikte yaşıyoruz.. ABD’nin nasıl bir batağa saplandığını hep birlikte izliyoruz..
İşte
benzer bakış açısı ile, 18 Mayıs’taki dizi yazı da, Ertuğrul’un
karizmasının çizilmesi demektir.. ABD nasıl ki; dünyayı yönetme
iddiasını, 11 Eylül ile birlikte kaybetmenin ilk adımını yaşadı..
Ertuğrul da kendi dünyasında, devlet gazetesi aracılığıyla Türkiye’yi
yönetme iddiasında, “sonun başlangıcı” noktasını yaşadı...
Ertuğrul
da öyle hissediyor olmalı ki, kendisini “dokunulamaz” zanneden ABD’nin
başına gelen en büyük felaketi konu edinmiş köşesinde, Vakit’teki dizi
yazının başladığı ilk gün!
ABD de kendisini dokunulamaz sanıyordu, Ertuğrul da..
Biri dünya bağlamında süper devlet..
Diğeri de Türkiye’deki gazetecilik sektörü içinde yılların dokunulamaz genel yayın yönetmeni!..
“Ruhsatı
olmayan lokantanın rakı satması yasak” düzenlemesini, “Artık rakı
yasak” diye kamuoyuna tanıtıp, ülkeyi karıştırabilen bir güç; onunki!
İşte
o Ertuğrul’un, Muğla/Akbük’te, Anıtlar Kurulu’nun “çivi bile
çakamazsınız” dediği “yağhane”yi, nasıl “yalı”ya çeviriverdiğini
okudunuz, dünkü Vakit’te..
Bugün de, bu işlerin öyle pek kolay olmadığının belgelerini bulacaksınız gazetemizde..
Gerçekten de, bu işler pek kolay değildir.. Devlet gazetesinin anteti olmadan, yürümez bu işler!..
“Köşeler,
babamızın malı mıdır?” diye sorup, “öyle değildir” cevabı veren genel
yayın yönetmeninin, bırakın gazete sayfalarındaki köşeleri, kaçak
yalıları için, görev yaptıkları gazeteleri bile nasıl kullandıklarını
göreceğiz bu dizide..
İşte bunun için önemsiyorum bu diziyi..
Bir
yanda “Her istediğimizi yazamayız. Sadece bize ait şahsi
düşüncelerimizi bile yazmaktan kendimizi alıkoymalıyız. Hele hele şahsi
menfaatlerimiz, özel duygularımız doğrultusunda hiç yazı yazmamalıyız”
edebiyatı yapılırken, yazın iki ay kalınacak, şahsa ait bir yalı için,
gazetenin isminin nasıl kullanıldığının belgelerini göreceksiniz, bu
haberde!..
Ertuğrul özkök, haberi tahmin ettiği için, “mezarlıktan
geçerken ıslık çalan” kişi örneğindeki gibi, şöyle bitiriyordu dünkü
yazısını:
“Greenspan telaşla telefonu aldı ve numarayı çevirdi.
Karşıdan bir kadın sesi geldi. Greenspan, ‘Andrea sen misin? Nasılsın’
diye sordu. Kadın ‘Merak etme iyiyim. Ya sen’ diye karşılık verdi.
Yaşlı adam derin bir nefes aldı, rahatlamış şekilde koltuğa oturdu.
Aradığı ilk kişi, eşi Andrea Greenspan olmuştu. Alan Greenspan, o
soruyu hayatında ilk defa kendine sordu: ‘İnsan felaketi öğrendiği an
ilk kimi arar?’..”
Bu bölümdeki “Greenspan” ismi yerine “Ertuğrul”u,
“Andrea” yerine “Saliha Tansu”yu koyarsanız, daha anlamlı bir yazı,
daha “aktüel” bir makale oluyor bu metin..
Ertuğrul özkök, dizinin ilk anonsunu gördüğünde, hemen eşi Saliha Tansu’yu aradı.. Felaketi hissetti çünkü..
Ama Saliha Tansu’nun da pek iyi olması mümkün değildi..
çünkü yalı onun üzerine idi. Ve felaketin merkezinde, maalesef Saliha Tansu da vardı!
Kimbilir belki de Ertuğrul, Greenspan diye, kendini yazmıştı..
Andrea diye de, Saliha Tansu’yu!

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Köşeler babamızın malı mı?dan gazeteler babamızın çiftliği
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: