FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne? Empty
MesajKonu: Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne?   Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne? Icon_minitimeÇarş. Mayıs 28, 2008 11:35 pm

Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne? Resim72_1


Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2008-05-27

Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK’te değişen ne?

Bilirsiniz,
“durmuş saat” bile, günde iki defa “doğru”yu gösterir... İnönü
üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da, “durmuş saat”
gibi... Rektörlük dönemi boyunca hiç “doğru”yu söylediğine şahit
olmadık ama, itiraf edelim giderayak” da olsa, o da “doğru”yu gördü ve
“doğru”yu söyledi... Ağustos ayında görevini yeni rektöre bırakacak
olan Fatih Hilmioğlu, geçenlerde “rektörlük seçimlerine karşı olduğunu”
açıklamış... Ve demiş ki; “Rektörler atamayla gelmelidir. çünkü
rektörlük seçimleri doğrudan üniversitelerde gruplaşmalara,
kamplaşmalara, klikleşmelere, ayrışmalara neden oluyor. Bu da
üniversitelerde eğitim faaliyetlerini, akademik faaliyetleri, bilimsel
araştırmaları ve sağlık hizmeti sunumunu engelliyor.”
Bence de, rektörler, “seçim” ile değil “atama” ile gelmelidir...
çünkü,
Fatih Hilmioğlu’nun da işaret ettiği gibi, “rektörlük seçimleri”
üniversitelerde “gruplaşma”lara, “kamplaşma”lara, “klikleşme”lere ve
“ayrışma”lara sebep olmaktadır!..

O HALDE NİYE SEçİM YAPILIYOR?

Bunlar
doğrudur... Ancak, bir doğru daha var ki; asıl onun üzerinde durmak
gerekir!.. O doğru da, “seçim sonuçlarının hiçe sayılması”dır!.. Yani,
üniversitelerde “seçim” yapıyorsun da ne oluyor?.. Seçim sonuçlarını
kaale mi alıyorsun?.. üniversite öğretim görevlilerinden “en çok oy”
alıyorsun da ne oluyor?.. Ne yani, en çok oyu alıp “birinci” oluyorsun
da “rektör” mü oluyorsun?.. Hayır!.. YöK inisiyatif kullanıyor,
Cumhurbaşkanı inisiyatif kullanıyor ve sen “en çok oy” aldığın halde
elenebiliyorsun!..
O halde, niye seçim yapılıyor?.. Seçim demek, bir
anlamda “üniversitenin eğilimi”ni belirlemek ve ona göre “atama” yapmak
değil midir?..
“Evet” ama, burası Türkiye!..
YöK’ün ve Cumhurbaşkanı’nın tercihleri, zaman zaman “üniversitenin tercihi”nin önüne geçiyor!..
öğretim üyelerinin en çok oy vererek tercih ettiği rektör adayı, bazen “sıralama”ya bile girmiyor!..
İyi de, o zaman niye “seçim” yapılıyor?..
İşte
bu noktada Fatih Hilmioğlu’na hak vermemek mümkün değil!.. Ne var ki,
Bay Hilmioğlu’na sormak lâzım; “Daha önceleri nerelerdeydiniz?”
öyle ya; bunca yıldır Türkiye’de “rektörlük seçimi” yapılıyor, bunca yıldır “haksızlık” ve “adaletsizlik” sergileniyor!..
Ama, kimsenin “gık”ı çıkmıyordu!..

PROF. DOĞRU’NUN HAKKI YENMİŞTİ

Meselâ, Süleyman Demirel üniversitesi’ndeki seçimler...
Geçenlerde de yazmıştım.
2004 yılı Haziran ayı ortalarıydı... Süleyman Demirel üniversitesi’nde “rektör adayları”nı tesbit için seçim yapılmıştı...
üniversitede tam 226 öğretim üyesi, Prof. Dr. Harun Doğru için oy kullanmış ve demişti ki;
“Bizim rektör adayımız Harun Doğru’dur!”
195 öğretim üyesi de; “Bizim adayımız Prof. Dr. Remzi Karagüz’dür” demişlerdi.
Geri kalan “51 oy”un tercihi ise, Prof. Dr. Metin Lütfü Baydar’dan yana olmuştu.
Bu
liste elbette YöK’e gitmişti... YöK’ün 22 üyesi, listedeki “sıralama”da
bir değişiklik yapıp, 195 oy alan Prof. Karagüz’ü 1. sıraya, 226 oy
alan Prof. Harun Doğru’yu da 2. sıraya atmışlardı!..
Ve tabiî;
olması gerektiği gibi, 51 oy alan Prof. Baydar, 3. sırada kalmıştı.
Liste, bu haliyle o dönem Cumhurbaşkanı olan A.N. Sezer’e gönderilmişti.
Sonuç malûm!..
A.N.
Sezer; “226 öğretim üyesi nereden bilecek?.. Ben bu işi daha iyi
bilirim!.. YöK’ün 22 üyesinin tercihi de havagazı!.. Bir tercih
yapılacaksa, en iyi tercihi ben yaparım!” deyip vermişti kararını:
“Rektörlük için benim tercihim, 51 oy alan Prof. Dr. Metin Lütfü Baydar’dır”
öyle
de olmuştu. Prof. Harun Doğru 226 oy almasına rağmen “rektör” olarak
atanmamış, sadece ve sadece 51 oy alan Prof. Baydar, Süleyman Demirel
üniversitesi Rektörü olmuştu!..
Peki, bu “atama”yı yaparken, “Sezer’in kıstası” neydi?.. “Hukuk” mu, “adalet” mi, “hakkaniyet” veya “kabiliyet” mi?..
Hayır, hiçbiri değil!..
Sezer; bu atamada ne “öğretim üyelerinin tercihi”ni esas almıştı, ne de hukuk ve adaleti!..
Sezer’in tavrı, “tamamen ideolojik”ti!..
Evet,
sırf “ideolojik” sebeplerle; Süleyman Demirel üniversitesi
Rektörlüğü’ne, seçimlerde 226 oyla birinci olan Prof. Dr. Harun Doğru
yerine, 51 oyla üçüncü olan Prof. Dr. Metin Lütfü Baydar’ı atamıştı...
Aynı
Sezer; Gazi üniversitesi’nde yapılan seçimde de; bin 64 oyla birinci
olan Prof. Dr. Rıza Ayhan yerine 366 oyla ikinci olan Kadri Yalmaç’ı
atamıştı.
Cumhuriyet, Erciyes, Fırat ve Trakya üniversiteleri rektörlüklerine de ikinci olan adayları seçmişti...
Sizin anlayacağınız;
Prof.
Dr. Harun Doğru ve Prof. Dr. Rıza Ayhan gibiler “en çok oyu” aldıkları
için cezalandırılmışlar, Prof. Dr. Metin Lütfü Baydar gibiler de, “en
az oyu” aldıkları halde mükâfatlandırılmışlardı!..

YİNE SEçİM, YİNE HAKSIZLIK!

Aradan 4 koca yıl geçti...
Peki, “değişen” ne?..
öyle ya;
Dönemin YöK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç gitti, yerine Prof. Dr. Yusuf Ziya özcan geldi!..
A.N. Sezer gitti, yerine Abdullah Gül geldi.
Ama,
görüyoruz ki; “Garp cephesinde değişen bir şey olmadığı” gibi, ne yazık
ki “Ankara Cephesi”nde de değişen bir şey yok!.. üniversitelerde yine
“rektörlük seçimleri” yapılıyor, yine “hak”lar yeniliyor, yine “keyfe
göre sıralama”lar yapılıyor!..
Yani; Teziç’in gidip de, yerine özcan’ın gelmesinin fiiliyatta pek büyük bir önemi yok!..
“Aynı tas, aynı hamam!”
Sözü,
yine Süleyman Demirel üniversitesi’ne getireceğim... Ama, öncelikle
söyleyeyim, ne Prof. Harun Doğru’yu tanırım, ne de Prof. Metin Lütfü
Baydar’ı!..
Hiçbiri babamın oğlu değil!..
Hiçbiriyle de yakınlığım yok!..
İtiraf
edeyim; “dünya görüşleri” konusunda da bir bilgiye sahip değilim...
“Solcu” mudurlar, “Dindar” mıdırlar, “ülkücü” müdürler yoksa “Ateist”
veya “Marksist” mi?.. Bilmem!..
Dolayısıyla, onlarla ilgili
kanaatim, herhangi bir “fikrî yakınlık” veya “uzaklık”tan değil,
tamamen “prensip”lerden kaynaklanıyor!..
Sizin anlayacağınız; bu yazıyı “kişi”lere dayalı olarak değil, “prensip”lere dayalı olarak yazıyorum.
Ve diyorum ki;
“Prof.
Dr. Harun Doğru’yu niye harcadınız?.. Prof. Dr. Harun Doğru’nun hakkını
niye yediniz?.. Bu, bir adaletsizlik ve zulüm değil midir?.”
Efendim, öncelikle “haber”i okuyalım:
“Süleyman
Demirel üniversitesi’nde yapılan rektörlük seçimlerinde Yüksek öğretim
Kurulu, sürpriz bir şekilde, eşi türbanlı olan ve oy sıralamasında
üçüncü sırada yer alan Prof. Dr. Harun Doğru’yu Köşk’e gönderilen
listeden çıkardı.
Gül’e gönderilen listede, 202 oy alan mevcut
Rektör Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar birinci sırada, 172 oy alan Prof.
Dr. Namık Delibaş ikinci sırada gösterildi. 152 oyla, üniversitede
üçüncü en çok oyu alan Kulak Burun Boğaz Anabilim Başkanı Prof. Dr
Harun Doğru ise Köşk’e sunulan listeden çıkartıldı.
Doğru’nun
yerine, 45 oy alarak beşinci sırada çıkan Teknik Eğitim Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Karaşahin listeye üçüncü sıradan girdi.
Prof.
Dr. Doğru, 2004’te yapılan seçimlerde de üniversitede en çok oy alan
rektör adayı olmasına rağmen, YöK tarafından Köşk’e gönderilen listede
ikinci sıradan gösterilmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
de birinci sıradaki Prof. Baydar’ı rektör olarak atamıştı.”

YİNE; 45 BüYüKTüR, 152’DEN!

Bu “haber”den sonra “YöK cephesinde değişen bir şey olmadığını” herhalde görmüş olmalısınız.
Şu
hâle bakın; Teziç döneminde “birinci” seçildiği halde “ikinci” sıraya
atılan Prof. Harun Doğru, özcan döneminde “üçüncü” oluyor ama, bu defa
“sıralama”ya bile sokulmayıp, “liste dışı” bırakılıyor!..
Madem “keyfe göre karar” verilecek, söyler misiniz Allah aşkına, niye “seçim” yapılıyor ki?..
Böyle
yapılmakla, “öğretim üyeleri”ne resmen ve alenen deniliyor ki; “YöK’ün
nazarında sizin oylarınızın hiçbir kıymet-i harbiyesi yok!.. Siz ne
derseniz deyin, biz bildiğimizi okuruz!”
öyle değil mi?..
Şu hâle
bakın; Prof. Dr. Harun Doğru 152 oy alıyor ama, Köşk’e sunulacak “üç
kişilik liste”den çıkarılıyor!.. Yerine de; hem de 45 oy alarak
“beşinci” olan biri konuluyor!..
Hele söyleyin, ne biçim seçim bu?!?..
Bu, ne demektir biliyor musunuz;
En
çok oy, yani yüzde 47 oy alan AK Parti’yi değil, üçüncü sıradaki MHP’yi
de değil, taaa “beşinci” sıradaki DTP’yi “iktidar” yapmaktır!..
DTP’nin
“iktidar” yapılması ne kadar abes ise, “beşinci” sıradaki Prof. Dr.
Mustafa Karaşahin’in de “3 kişilik liste”ye alınması o kadar abestir!..
Tekrar söyleyeyim;
Adaylardan
hiçbirini tanımıyorum... İçlerinden biri “Aynakolik” bile olabilir...
Ama ben, onların “kişilik”leriyle değil, “aldıkları oy”larla meşgulüm!..
Benim için, “prensip”ler önemli!..
Yani,
bir “seçim” yapıyorsan, onun gereğini yerine getireceksin!.. Kalkıp da,
“eşi başörtülü” diye, bir adamı harcamaya kalkarsan, o zaman ben
sorarım;
“Sizin Teziç’ten farkınız ne?..”

AK PARTİ NİYE İKTİDAR OLDU?

Gazeteler, Prof. Harun Doğru’nun “niye harcandığını” yorumlarken, şöyle demişler:
“Edinilen
bilgiye göre, tepki toplamamak için eşi türbanlı olan adayların
çoğunluğunun rektör olarak atanmasına vesile olmak istemeyen YöK
Başkanı Prof. Dr. Yusuf özcan, üniversitelerde yapılan seçimlerden
sonra Kurul’a gelen listelerde temizleme operasyonu yapıyor.
Gül’ün;
eşi türbanlı olan birini rektör atamaması halinde tepki alabileceğini
dikkate alan Kurul, ilk olarak Süleyman Demirel üniversitesi’nde
yapılan seçimlerde en çok üçüncü oyu alan eşi türbanlı Harun Doğru’yu
listeden çıkararak Köşk’e gönderdi.”
Lütfen dikkat... YöK Başkanı
Yusuf Ziya özcan, “eşi türbanlı biri” aradan sızmasın diye “eleme”
yapıyor, “kılı kırk yarıyor”muş!..
çünkü eğer, Köşk’e sunulan listede “eşi türbanlı biri” bulunur da, “eleme”yi Gül yaparsa, “zor durumda kalabilir”miş!..
Ne günlere kaldık Yarabbim?!?..
Şu
hâle bakın; “eşi türbanlı” bir Cumhurbaşkanı, eşi türbanlı” bir rektör
adayını eleme görevini YöK’e bırakıyor ki, kendisi zor durumda
kalmasın!..
Biliyorsunuz, “ateş” olmayan yerden “duman” çıkmaz!..
Böyle “yorum”lar yapıldığına göre, “doğruluk payı” oldukça yüksek
olmalıdır!..
O halde sormak gerekmez mi;
“Bu millet, AK Parti’yi
niye iktidar yaptı?.. Bu millet, Genelkurmay Muhtırası’na inat,
Abdullah Gül’ü niye Cumhurbaşkanı seçti?.. Bu millet, A.N. Sezer ve
Teziç gitti diye niye göbek attı?!?”
Evet, bu ülkede “iki kişiden
biri” niye AK Parti’ye oy verdi?.. Elbette, “sessiz yığınların sesi”
olsun diye!.. Elbette, “kimsesizlerin kimsesi” olsun diye!.. Elbette,
“öteki Türkiye”ye de sahip çıksın diye!..
Peki, “eşi türbanlı biri
Cumhurbaşkanı olmasın” diye mitingler yapıp ter ter tepinenlerin
bulunduğu bir Türkiye’de; “eşi türbanlı” bir Cumhurbaşkanı’nın, “eşi
türbanlı bir rektör adayı”nı seçmesini engellemek, ne demek?..
Bu mu adalet, bu mu özgürlük?..
Eğer böyleyse, ört ki ölem!..
-------------
Eurovision ve AB
Sırbistan'ın başşehri Belgrad'da yapılan 53. Eurovision Şarkı Yarışması'nda Rusya birinci olmuş...
Türkiye'nin "yedinci" olduğu yarışmada, Almanya "sonuncu" olmuş!..
BBC'nin
"Eurovision yorumcuları"ndan Sir Terry Wogan demiş ki: "çok saçma bir
durum... Almanya sonuncu, İngiltere 14 puanla sondan ikinci oluyor...
Avusturya ve İtalya'nın yarışmayı protesto edip katılmaması, son derece
mantıklı görünüyor... Birkaç yıldır, bu yarışma komşu ülkelerin
birbirine oy verdiği politik bir yarışmaya dönüştü... Rusya'nın
birinciliği son derece politiktir!"
Benim anlayamadığım şu:
"Rusya'nın komşuları" bu ülkeye oy verirken, "Avrupa'nın komşuları"
niye birbirlerine oy vermiyor?.. öyle ya; Almanya, Belçika, Fransa ve
Hollanda'dan "Türkiye'ye 10'ar puan" verilirken, İngiltere'nin "sondan
ikinci" ve Almanya'nın "sonuncu" olması, başka türlü izah edilemez!..
Demek
oluyor ki; Eurovision da sulandı... Bu gidişle, bu yarışmaya son
verilirse hiç şaşırmamalı!.. çünkü efendim; Avrupa ülkelerinden, tabii
"gurbetçi"lerden dolayı Türkiye'ye oy yağarken, "AB üyesi ülkeler"e oy
verilmiyor!..
Hiç şüpheniz olmasın; "Türkiye AB üyesi" olduğunda, bunlar "Avrupa Birliği"ni de dağıtır


http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=4109
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
Eşi başörtülü aday... Ya da, YÖK te değişen ne?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««Edebiyat Bölümü»»»»» :: Deneme ve Makaleler!...-
Buraya geçin: