FORUM ANA SAYFA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortal*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İnsan ölmüş birisini görebilir mi?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

İnsan ölmüş birisini görebilir mi? Empty
MesajKonu: İnsan ölmüş birisini görebilir mi?   İnsan ölmüş birisini görebilir mi? Icon_minitimeCuma Nis. 25, 2008 11:35 pm

Ölülerin Berzah aleminde birbirleriyle görüşmeleri: Ruhların
yeri konusunda da belirtildiği gibi, berzah alemindeki ruhlar iki kısımdır:
Nimet içinde olanlar ve azapta olanlar.

İnsan ölmüş birisini görebilir mi? Resim17546_2İbnü'l-Kayyim'in açıklamasına göre azapta olan
ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Onlar bir nevi tutuklu
gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan yani nimet içindeki ruhlar
birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş
ve olacak şeyleri müzakere ederler. Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi
derecesinde olan arkadaşlarıyla beraber olur. Hz. Peygamber (S) in ruhu ise
Refiku'1-A'lâ (en yüksek mertebe) dadır.

Nisa Suresi'nde: "Kim Allah'a ve
Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın endilerine nimet verdiği
Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne
güzel arkadaştırlar."(1) buyurulmuştur ki, bu beraberlik dünyada, berzahta ve
âhirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç âlemin hepsinde de kişi sevdiği ile
beraberdir. (2)

Bu âyet-i kerimede ruhların berzah âleminde birbirlerine
kavuşacakları haber verilmektedir. çünkü bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir
olay anlatılmaktadır: Ashaptan biri, öldükten sonra Hz. Peygamber (S) in
makamının kendilerinden çok yüce olacağını ve Hz. Peygamber (S) den ayrı
kalacaklarını düşünerek üzülmüş ve ağlamış. üzüntüsünün sebebini soran Hz.
Muhammed (S) e: "Biz dünyada senden ayrılmaya hiç tahammül edemiyoruz va
Rasulullah. öldükten sonra senin merteben bizden yüce olacağı için seni
göremeyeceğiz. Senin ayrılığına nasıl tahammül edebilirim?" diye derdini açar.
Bu olay üzerine yukarıdaki âyet nâzil olmuş (3) ve Allah'ı ve Rasulullah'ı
sevenlerin berzah âleminde ve âhirette de, dünyadaki gibi, Hz. Rasûl ile
birlikte olacakları bildirilmiştir.

Allah Tealâ âI-u îmrân Suresi'nde
şehitlerin diri ve Rabbleri indinde rızıklanmakta olduklarını, arkalarında
bulunanlara da korku ve üzüntü olmadığının müjdelenmesin! istediklerini,
Allah'ın nimet ve keremiyle sevinç duyduklarını haber vermiştir.(4) Bu âyet-i
kerime de berzah alemindeki ruhların birbirleriyle buluşup konuştuklarına
delâlet eder. çünkü âyette geçen "yestebşirûn" kelimesi, "müjde verilmesini
isterler" anlamına geldiği gibi, "sevinirler ve birbirlerini müjdelerler"
manasına da gelir. (5) Birbirlerine müjde verdiklerine göre demek ki
birbirleriyle görüşüp konuşmaktadırlar.

Ebu Hureyre, Rasulullah (S) in:
"Muhakkak Cennet ehli orada (Cennet'te) birbirlerini ziyaret ederler."
buyurduğunu söylemiştir.(6) Mü'min ruhlarının berzah âleminde Cennet'te
olacaklarını belirtmiştik. Buna göre bu hadis-i şerifteki Cennet ehliyle, berzah
âleminde Cennet'te olanlar kastedilmiş olabilir. Hadisin bu şekilde
anlaşılmasını, Ebû Tâlib'in kızı ümmü Hâni'den (40/ 660) rivayet edilen şu hadis
de doğrulamaktadır: ümmü Hâni' bir gün Hz. Peygamber (S) e şöyle soruyor:
"ölünce de birbirimizi görür ve ziyaretleşir miyiz?" Rasulullah (S) in cevabı
şudur: "Ruh, Cennet meyvelerinden yiyen bir kuş olur. Kıyamet günü olunca da her
ruh kendi cese dine girer."(7) Bu cevaptan da anlaşılan, mü'minlerin ruhlarının
Cennet'te birbirleriyle görüştükleridir.

İbn Ebi'd-Dünyâ'nın naklettiği
bir haberde de Rasulullah (S) e: "ölüler birbirini bilir mi?" diye sorulunca
Rasulullah (S) in cevabı: "Evet, nefsim yed-i kurdetinde olan Allah'a yemin
ederim ki onlar, kuşların ağaçların tepelerinde birbirlerini bildiği
(tanıdıkları gibi) birbirlerini bilirler." şeklinde olmuştur.(Cool Bu soruyu
ashaptan Bişr b. Berâ' b. Ma'rûr'un annesi sormuş ve ölülerin birbirleriyle
tanışıp biliştiklerini öğrenince hemen Beni Seleme'den ölmek üzere olan birinin
yanına varıp, oğlu Bişr'e onunla selâm göndermiştir.(9) Hadisin bir diğer
rivayetinde Cennet'te kuşlar gibi birbirleriyle buluşup tanışacak olan ruhların
"iyi ruhlar " oldukları zikredilmiştir.

Ashaptan Büâl b. Rebâh (v.
20/641) vefat edeceği zaman hanımı ah, vah etmeye başlar. Hz. Bilâl ise: "Ne
büyük neşe ne büyük sevinç. Yani sevgiliere, Muhammed'e ve onun gurubuna
kavuşacağım." demeye başlar, (10) Burada Bilâl berzahta Rasulullah (S) e ve
ashabına kavuşacağını ve tıpkı dünyadaki gibi, orada da onunla bir arada
olacaklarını müjdelemektedir.(11) ve hanımının ah, vah edip üzülmemesi
gerektiğini, aslında sevinmesi gerektiğini hatırlatmaktadır bu
sözüyle.

Beyhakî'nin hasen bir senetle İbn Abbas'dan tahric ettiği kabir
suâliyle ilgli bir hadis-i şerifte, kabirdeki sorgulama sırasında iyi cevap
veren mü'minin ruhunun diğer mü'minlerle beraber olacağı haber
verilmiştir.(12)

Yine Beyhakî'nin "Şu'abu'1-İman" da Ali b. Ebi Tâlib'den
tahric ettiği haberde Hz. Ali şöyle demiştir: "İki mü'min ve iki kâfir dost
vardı. Bunlardan mü'min olanların biri öldü. Cennetle müjdelenince arkadaşını
hatırlar ve: "Allahım, benim falan arkadaşım bana her zaman sana ve Rasulûne
itaati emreder, hayırla tavsiye eder, kötülükten nehyederdi..." diyerek onun
kendisinden sonra sapıtmaması ve kendisine verilen nimetlerin ona da verilmesi
için dua eder. Sonra öbür arkadaşı da ölünce ruhları bir araya gelir ve
birbirlerine: "Ne güzel kardeş, ne güzel arkadaş ve ne güzel dost"
derler.

Kâfir olan iki arkadaştan birisi ölüp de azapla müjdelenince
diğer arkadaşını hatırlayıp şöyle der: "Allahım, arkadaşım bana hep sana ve
senin Rasulûne isyanı emrediyor, kötülüğü yapıp iyiliği yapmamamı söylüyordu.
Allahım, .onu benden sonra hidayete erdirme ki, benim gördüğüm azabı o da görsün
ve bana kızdığın gibi ona da kızasın." Sonra diğeri de ölür, ruhları bir araya
gelince birbirlerine: "Ne kötü kardeş ve ne kötü arkadaş." derler."(13) Bundan
da iyi ve kötülerin ruhlarının berzahta birbirleriyle buluştukları
anlaşılmaktadır.

Ebû Katâde ve Câbir'den tahric edilen ölülerin
kefenlerinin güzel yapılması ile ilgili hadis-i şerifin Suyûtî ve Beyhakî
tarafından rivayet edilen şeklinde: "Muhakkak ki onlar kabirlerinde birbirlerini
ziyaret ederler." cümlesi de yer almaktadır.(14)

Beyhakî "Şu'abu'1-Iman"
da Ebu Katâde'den (54/673) hadisi naklettikten sonra bu hadisin şehitler
hakkındaki onların rızık-landırıldıklannı haber vererr âl-u îmrân, 3/169-170
âyetiyle mutabakat arzettiğini söylemiştir. (15)

Rasulullah (S) in Miraç
gecesinde semâda Hz. âdem (As) İle karşılaştığında Hz. âdem'in sağ ve solunda
bir takım karartılar görmesi ve bunların kimler olduğunu sorunca, cennetlik ve
cehennemlik olanların ruhları olduklarının bildirilmesi de,(16) berzahta iyi ve
kötülerin -Hz. Ali'nin de, dediği gibi- bir arada olacaklarına
delildir.

Ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştükleri ve
konuştuklarının bir delili de, ölümü müteakip semâya yükseltilen mü'min ruhunun
rahmet ehli tarafından karşılanıp, dünyadan ve dünyadakilerden haber
soracaklarını bildiren hadis-i şeriftir. Ebu Eyyûb el-Ensârî'den rivayet edilen
hadls-i şeriflerinde Peygamber efendimiz (S) şöyle buyurmuştur: "Mü'minin ruhu
kabz olunca onu Allah katında rahmet ehli karşılarlar." (17) Tıpkı dünyada müjde
getiren birinin karşılandığı gibi. (Bu esnada yeni ölmüş olanın ruhunu getiren
melekler) derler ki:

-Onu bırakın, fırsat verin de bir dinlensin. çünkü o
büyük bir sıkıntı içinde idi. Ona:
-O benden önce ölmüştü, derse;
-İnnâ
Lillâh ve İnnâ İleyhi Râci'ûn (biz Allah'a aidiz ve yine ona döneceğiz), ebedi
kalış yeri olan Hâviye'ye (kızgın ateşli Cehennem'e) gitmiş. O ne kötü yer ve ne
kötü terbiyecidir, derler. (18)

Bu hususta Abdullah b. Mübârek'in de
şöyle dediği rivayet edilir: "Kabir ehli haberleri beklerler. Bir ölü oraya
gittiği zaman ona falan ne yaptı, filan ne yaptı diye sorarlar. Birisi için: "O
öldü, size gelmedi mi?" deyince: "İnnâ lillâh ve İnnâ İleyhi Râciûn" derler ve:
"Bizim yolumuzdan başka yola gitti o." diye ilave ederler."(19)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
taz
Sitenin Onur Üyesi
Sitenin Onur Üyesi
taz


Erkek Mesaj Sayısı : 1497
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 18/04/08

İnsan ölmüş birisini görebilir mi? Empty
MesajKonu: Geri: İnsan ölmüş birisini görebilir mi?   İnsan ölmüş birisini görebilir mi? Icon_minitimeCuma Nis. 25, 2008 11:35 pm

Tabiinden Sa'id b. el-Müseyyeb (v. 94/712) de: "Bir adam öldüğü zaman (daha önce
ölmüş olan) çocuğu onu, seferden dönen gaibin karşılandığı gibi karşılar"
demiştir. (20)

ölülerin berzahta birbirleriyle görüştüklerini ve yeni
ölüp de aralarına katılanlardan haber aldıklarını bildiren bu hadis ve
haberleri, evlât, torun ve yakın akrabaların amellerinin kabirdeki baba ve
yakınlarına arz olunacağım, onların da amelleri kendilerine arz edilen
akrabalarının iyiliklerinden ötürü sevineceklerini, kötülükleri sebebiyle de
üzüleceklerini bildiren haberler de desteklemektedir.

Kabir ehli, geride
bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi
amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler. (21) Mücâhid'in bu
hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir: "Kişi kabrinde kendinden sonra
çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(22)

Sa'id b. Cübeyr'in (v.
95/714) de şöyle dediği rivayet edilir: "Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri
gelir. Daha önce bir yakını ölmüş, olan hiç bir kimse yoktur ki ona geride kalan
akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar;
kötü ise o zaman da üzülür." (23)Ashaptan Ebu'd-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua
ederdi: "Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yapmaktan sana
sığınırım.''(24)

Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin
şöyle dediğini rivayet eder: "Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir
iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de,
Allah’ım onu ondan geri çevir, derler." (25)

Yukarıdaki yeni gelen ölüden
haber sormalarından da anlaşılacağı üzere, ölülerin dirilerden bizzat haberdar
olduklarını -Allah'ın diledikleri müstesna- söyleyemeyiz. Bu sebeple buradaki
haberdar oluşlarını, yeni gelen ve aralarına katılanlardan öğrenirler şeklinde
anlıyoruz. Yeni gelenlerden haber alışları da, ruhların berzahta birbirleriyle
görüşüp konuştuklarına delâlet eder.

ölmüş olanların ruhları, berzah
âleminde birbirleriyle görüşüp konuşuyorlar. Acaba henüz ölmemiş ve dünyada
yaşamakta olanların da berzahtakilerle görüşüp konuşmaları mümkün müdür? Ve
ölülerin dirilerle bir takım münâsebetleri var mıdır? Şimdi de bu husus üzerinde
duralım:

Hayattakilerin Berzahtakilerle Görüşmeleri:

Henüz hayatta
olanların berzahtakilerle görüşmeleri uyanık ve uyku halinde olmak üzere iki
şekildedir.

Uyanıkken görüşmenin en büyük misâli ve olabilirliğinin
delili, Rasulullah (S) in Miraç'ta bazı Peygamberlerin ruhlarıyla karşılaştığını
haber veren ve kabir ziyaretini öğreten hadislerdir.

Cenab-ı Allah
Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Muhammed (S) e hitaben: "Senden önce gönderdiğimiz
peygamberlerden sor ki; biz, Rahman'dan başka ibadet olunacak ilâhlar yapmış
mıyız?"(26) buyurmaktadır. Müfessirlerden bir kısmı buradaki sorma fiilinin
sadece İsrâ ve Miraç gecesine has olduğunu söylerken,(27) bazıları da her
istediği zaman Allah Tealâ'nın Rasulullah (S) e önceki peygamberlerle konuşma
imkânı verdiği şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu ikinci görüşte olanlara göre
âyetteki mutlak lafzı (sözü), İsrâ ve Miraç gecesi ile takyid etmek (kayıtlamak)
hatalı bir te'vil olur. Ve âyetin olduğu gibi anlaşılıp, her istediği zaman
Rasulullah (S) e bu imkânın verileceğini söylemek daha
isâbetlidir.(28)

Hz. Peygamber (S) in önceki peygamberlerle daha kendisi
hayatta iken görüşmesi, vukuu mümkün olan işlerdendir. Ve Allah'ın kudretine
göre bunda hiç bir zorluk yoktur. Allah Tealâ görüştürünce de bu olay
gerçekleşmiştir ki, Hz. Peygamber (S) Miraç gecesinde, uyanık halde iken diğer
Peygamberlerin ruhlarıyla Beytü'l-Makdis'de (Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'da) bir
araya gelmiştir. Daha sonra semâvât (gökler) âleminde de onlardan bazıları ile
bir araya gelip konuştuğuna sahih haberler delâlet etmektedir,(29)

Yine
Hz. ömer'den rivayet edilen bir hadisinde Rasulullah (S), Hz. Musa (As) in Allah
Tealâ'ya dua edip, Hz. Adem (As) ile görüşmeyi dilediğini ve Yüce Allah'ın,
henüz hayatta iken ve uyanıkken, Adem (As) ı Hz. Musa'ya gösterip ve
birbirleriyle konuşmuş olduklarını haber vermiştir, (30)

Peygamberlerden
başkasının hayattayken ve uyanıkken berzahtakilerle görüşmeleri ise ancak
Allah'ın ikram ettiği kimselere nasip olmuştur ki, bu hususta Allah'ın veli
kullarının, Hz. Peygamber (S) ve bazı büyük zevatla görüştüklerine dair pek çok
olay anlatılmaktadır. (31)

Kabir ziyaretinde ziyaret edene "zâir",
ziyaret edilene "mezür" denilmesi de, ziyaret edilenin ziyaret esnasında
ziyaretçisini duyup bildiğine delidir. çünkü ziyaret edilen, ziyaretçisini
bilmezse buna "mezûr= ziyaret edilen" denmez. Kaldı ki, Peygamberimiz (S)
ziyaret adabını öğretirken, kabristana varınca ölülere selâm verilmesini
öğretmişlerdir ki, bu da onların dirilerle olan münâsebetleri
cümlesindendir.(32)

Hayattakilerin berzahtakilerle rüyada görüşmeleri
ise, İbnu'l-Kayyim'in belirttiğine göre, nübüvvetin bir parçası olan sâlih
rüyalardandır ve İlim ifade eder.(33) Erzurumlu İbrahim Hakkı da: "ölüleri
rüyada hayırla veya şerle görmek, onların halini aynen bilmektir. Bu, ölünün
halini bildirmek veya uyanık olmayı sağlamak içindir,.."(34) diyerek ölüleri
rüyada görmenin, sâdık rüyalardan olduğuna işaret etmiştir.

Rüya ya da
keramet yoluyla -Peygamberlerden gayri için- olan bu görüşmeler ve görülenler,
kelâm âlimlerine göre umum için değil, ancak sahibi için (gören kişinin kendisi
için) delil olabilir. Ancak bizim burada onlardan bahsedişimiz, sadece imkânını
belirtmek içindir.

Hayattakilerle berzahtakilerin rüyada görüşmeleri,
ikisinden birinin arzusu ve bazı gayeler için bu görüşmeyi Allah Tealâ'dan
istemesiyle Allah'ın bir lütfü olarak meydana gelmektedir. Hayattakilerin
görüşmeyi istemesine -hepimizin en büyük arzusu olan ve pek çok mü'mine nasib
olan- Hz. Peygamber (S) i rüyada görmek istemeyi, ya da çok sevdiğimiz
yakınlarımızdan âhirete göçmüş olanları rüyada olsun görmek isteyişimizi misâl
verebiliriz.

İbnü'l-Kayyim diyor ki: "Rüyada ölülerle buluşmak ve onlarla
bazı haber alışverişinde bulunmak; falan yerde hazine var, filan yerde şu var,
falan iş şöyle olacak, filan zamanda bize geleceksin...gibi haberler vermeleri
ve bunların da aynen çıkması, bu buluşmanın gerçekliğini ifade
eder."(35)

Rivayete göre Ashab-ı kiramdan Sa'b b. Cessâme ile Avf b.
Mâlik (v. 73/692) kardeş olmuşlar ve öldükten sonra da birbirimizden haberdar
olalım diye sözleşmiş-ler. Aradan bir müddet geçtikten sonra Sa'b ölüyor. Avf
bir gece rüyasında, aynen hayattaymış gibi Sa'b'ın kendisine geldiğini görüyor
ve Sa'b'a hesap ve suâlin nasıl geçtiğini soruyor. O da şimdilik iyi olduğunu
söyleyip Allah'a hamdediyor. Bu arada Avf, Sa'b'ın göğsünde gördüğü bir kara
lekenin sebebini soruyor. O da bir yahudi-den on dirhem ödünç aldığını ve
paraların asılı olduğu yeri söyleyerek, o paranın sahabine verilmesini istiyor.
Yine evdeki kedisinin öldüğünü, kızının da yakında öleceğini haber veriyor ve
bütün bunlar aynen çıkıyor. Sabah olup da Avf, arkadaşının evine gidince,
paranın aynen haber verilen yerde olduğunu görüyor ve alıp yahudiye götürüyor.
Yahudiye, ölmüş olan arkadaşının kendisinden ödünç para alıp almadığını sorunca,
yahu-di aldığını ve miktarını söylüyor. Bunun üzerine rüyada gördüklerinin
gerçek olduğunu anlayan Avf, elindeki paralan, arkadaşının rüyadaki vasiyetine
uyarak ya-hudiye veriyor.

Hülasa, ölülerle dirilerin gerek uyanıkken,
gerekse rüyada görüşmeleri imkansız değildir, mümkündür. Allah Teala dilediği
kulları için bunu yaratır. Nitekim yukarıdaki misallerde bunun gerçekleşmiş
olduğunu göstermektedir. Ruhalrın insanlara zarar vermez.

1- Nisa,
4/69.
2- îbnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 17; Suyûti, Büşra'1-Keîb, v. 147 b; Hasan
el-'Idvî, a.g.e, s. 74; Rodosîzâde, a.g.e. v. 19 a.
3-tbnu'lKayyim, a.g.e, s.
17; Ibn Kesir, Tefsir, c. I, s. 522; Rodosîzâde, a.g.e. v. 19 b.
4-bkz. Al-u
Imran, 3/169-170.
5-Mu'cemu'l-Vasit, c. I, s. 57; Atay Kardeşler.
ArapçaTürkçe Büyük Lügat, c. I. s. 128; Abnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 18.
6- Ab.
Hanbel, Müsned. c. II, s. 335.
7- A b. Hanbel. Müsned. c. VI, s. 425; A
Siracuddin, a.g.e, s. 106-107.
8- Suyûtî, B. el-Keib, v. 144 b.
9- A.
Siracuddin, a.g.e. s. 107; tbnu'l-Kayyim, e.g.e, s. 19.
10- Suyûtî, B.
el-Keib, v. 148 b.
11- Abdullah Siracuddin, a.g.e. s. 107.
12- bkz.
Suyûtî, Şerhu's-Sudûr. v. 53 a.
13- Suyûtî, Şerhu's-Sudûr, v. 38 b; v. 173
b.
14- Suyûtî, Büşra'1-Keib, v. 147 b; Suyûtî, Şerhu Süneni'n-Nesâî, c. IV,
s. 34; Hasan el-'Idvî, a.g.e, s. 73; Abdullah Siracud
15- Suyûti
Ş.Sünen'n-Nesâî, c. W, s. 34; H. el-'Idvî, a.g.e, s.73.
16- Miraç hadisi için
bkz. Buhârî. Sahih, Salât, l, c. I. s. 91-92; Müslim, Sahih, imân, 74. c. I, s.
148; A. b. Hanbel. Müsned, c. V. s. 143; ibn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihaye, c. I,
s. 97, Beyrut, 1977.
17- Hadis-i Şerifin, ibn Hıbbân'ın Sahih'inde Ebu
Hureyre'den rivayet edilen şeklinde: "Mü'minlerin ruhlarının yanına getirilir ve
ğaib olan birini bulanların sevinci gibi sevinirler." denilmektedir, bkz.
Abdullah Siracuddin, a.g.e, s. 106.
18- bkz. Nesâi, Cenâiz, 9, c. IV, s. 8-9;
Suyûti, Ş. Sudur, v. 37 a; B. el-Keîb, v. 144 b; İbnu'l-Kayyim, a.g. e, s. 20;
Rodosîzâde, a.g.e, v, 26a; A Siracuddin, a.g.e. s. 106.
19- İbnu'l-Kayyim,
a.g.e. s. 19: Birgivî, R. Fî Ah. Etfâlİ'l-Müslimin, s. 85; Birgivî bu konuyu
işledikten sonra, vasiyyet etmeden ölenlerin berzahta konuşamayacaklarım ve
berzah ehlinin sorularına cevap veremeyeceklerini ilave eder. (bkz. a.g.e, s.
85.)
20- İbnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 19; Rodosîzâde, a.g.e. v. 25 a.
21-
Rodosîzâde, a.g.e. v. 7 b.
22- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 12.
23- Hasan
el-'Idvî, a.g.e, s. 16, Mısır, 1316.
24- Aynı eser, a. yer.
25-
Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 7; Rodosîzâde, a.g.e, v, 8 b.
26- Zuhruf, 43/45.
'
27- bkz. Ibn Kesir, Tefsir, c. IV, s. 129.
28- bkz. Abdullah Siracuddin,
a.g.e, s. 109-110.
29- Bu husustaki hadisler için bkz. Buhârî, Sahih, Salât,
l, c. I, s. 91-92; Enbiyâ, 5, c. IV, s. 106-107; Müslim.Sahih.lman, 74,
c.I,s.l48; Fezâil,42,c.IV,s.l845; Nesâî, Sünen, Kıyâmu'1-Leyl, 15, c. m, s. 215;
A-b. Hanbel, Müsned, c. ffl, s. 120, 248; c. V. s. 59,143.
30- Ebu Davud,
Sünen, Sünne, 17, c. W, s. 226.
31- bkz. Abdullah Siracuddin, a.g.e, s.
110-113.
32- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 8; Rodosîzâde, a.g.e, v. 8 b; Vücûdî,
Muhammed b. Abdulaziz, Ahvâl-i Alem-i Berzah, v. 9 a, elyazma, ist.
Süleymaniye.Küt. Halef Ef. Böl. Nr. 237.
33- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 29;
Rodosîzade, a.g.e, v. 39 b.
34- Erzurumlu ibrahim Hakkı, Mârifetname, c. I,
s. 60.

Prof. Dr. Süleyman Toprak - hanimlar.com
2008-04-25 15:11:24
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.canmuhammed.ile.biz
 
İnsan ölmüş birisini görebilir mi?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM ANA SAYFA :: «««««İslam Adına Herşey Burada»»»»» :: Soru&Cevap-
Buraya geçin: