Tabiinden Sa'id b. el-Müseyyeb (v. 94/712) de: "Bir adam öldüğü zaman (daha önce
ölmüş olan) çocuğu onu, seferden dönen gaibin karşılandığı gibi karşılar"
demiştir. (20)
ölülerin berzahta birbirleriyle görüştüklerini ve yeni
ölüp de aralarına katılanlardan haber aldıklarını bildiren bu hadis ve
haberleri, evlât, torun ve yakın akrabaların amellerinin kabirdeki baba ve
yakınlarına arz olunacağım, onların da amelleri kendilerine arz edilen
akrabalarının iyiliklerinden ötürü sevineceklerini, kötülükleri sebebiyle de
üzüleceklerini bildiren haberler de desteklemektedir.
Kabir ehli, geride
bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi
amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler. (21) Mücâhid'in bu
hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir: "Kişi kabrinde kendinden sonra
çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(22)
Sa'id b. Cübeyr'in (v.
95/714) de şöyle dediği rivayet edilir: "Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri
gelir. Daha önce bir yakını ölmüş, olan hiç bir kimse yoktur ki ona geride kalan
akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar;
kötü ise o zaman da üzülür." (23)Ashaptan Ebu'd-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua
ederdi: "Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yapmaktan sana
sığınırım.''(24)
Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin
şöyle dediğini rivayet eder: "Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir
iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de,
Allah’ım onu ondan geri çevir, derler." (25)
Yukarıdaki yeni gelen ölüden
haber sormalarından da anlaşılacağı üzere, ölülerin dirilerden bizzat haberdar
olduklarını -Allah'ın diledikleri müstesna- söyleyemeyiz. Bu sebeple buradaki
haberdar oluşlarını, yeni gelen ve aralarına katılanlardan öğrenirler şeklinde
anlıyoruz. Yeni gelenlerden haber alışları da, ruhların berzahta birbirleriyle
görüşüp konuştuklarına delâlet eder.
ölmüş olanların ruhları, berzah
âleminde birbirleriyle görüşüp konuşuyorlar. Acaba henüz ölmemiş ve dünyada
yaşamakta olanların da berzahtakilerle görüşüp konuşmaları mümkün müdür? Ve
ölülerin dirilerle bir takım münâsebetleri var mıdır? Şimdi de bu husus üzerinde
duralım:
Hayattakilerin Berzahtakilerle Görüşmeleri:
Henüz hayatta
olanların berzahtakilerle görüşmeleri uyanık ve uyku halinde olmak üzere iki
şekildedir.
Uyanıkken görüşmenin en büyük misâli ve olabilirliğinin
delili, Rasulullah (S) in Miraç'ta bazı Peygamberlerin ruhlarıyla karşılaştığını
haber veren ve kabir ziyaretini öğreten hadislerdir.
Cenab-ı Allah
Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Muhammed (S) e hitaben: "Senden önce gönderdiğimiz
peygamberlerden sor ki; biz, Rahman'dan başka ibadet olunacak ilâhlar yapmış
mıyız?"(26) buyurmaktadır. Müfessirlerden bir kısmı buradaki sorma fiilinin
sadece İsrâ ve Miraç gecesine has olduğunu söylerken,(27) bazıları da her
istediği zaman Allah Tealâ'nın Rasulullah (S) e önceki peygamberlerle konuşma
imkânı verdiği şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu ikinci görüşte olanlara göre
âyetteki mutlak lafzı (sözü), İsrâ ve Miraç gecesi ile takyid etmek (kayıtlamak)
hatalı bir te'vil olur. Ve âyetin olduğu gibi anlaşılıp, her istediği zaman
Rasulullah (S) e bu imkânın verileceğini söylemek daha
isâbetlidir.(28)
Hz. Peygamber (S) in önceki peygamberlerle daha kendisi
hayatta iken görüşmesi, vukuu mümkün olan işlerdendir. Ve Allah'ın kudretine
göre bunda hiç bir zorluk yoktur. Allah Tealâ görüştürünce de bu olay
gerçekleşmiştir ki, Hz. Peygamber (S) Miraç gecesinde, uyanık halde iken diğer
Peygamberlerin ruhlarıyla Beytü'l-Makdis'de (Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'da) bir
araya gelmiştir. Daha sonra semâvât (gökler) âleminde de onlardan bazıları ile
bir araya gelip konuştuğuna sahih haberler delâlet etmektedir,(29)
Yine
Hz. ömer'den rivayet edilen bir hadisinde Rasulullah (S), Hz. Musa (As) in Allah
Tealâ'ya dua edip, Hz. Adem (As) ile görüşmeyi dilediğini ve Yüce Allah'ın,
henüz hayatta iken ve uyanıkken, Adem (As) ı Hz. Musa'ya gösterip ve
birbirleriyle konuşmuş olduklarını haber vermiştir, (30)
Peygamberlerden
başkasının hayattayken ve uyanıkken berzahtakilerle görüşmeleri ise ancak
Allah'ın ikram ettiği kimselere nasip olmuştur ki, bu hususta Allah'ın veli
kullarının, Hz. Peygamber (S) ve bazı büyük zevatla görüştüklerine dair pek çok
olay anlatılmaktadır. (31)
Kabir ziyaretinde ziyaret edene "zâir",
ziyaret edilene "mezür" denilmesi de, ziyaret edilenin ziyaret esnasında
ziyaretçisini duyup bildiğine delidir. çünkü ziyaret edilen, ziyaretçisini
bilmezse buna "mezûr= ziyaret edilen" denmez. Kaldı ki, Peygamberimiz (S)
ziyaret adabını öğretirken, kabristana varınca ölülere selâm verilmesini
öğretmişlerdir ki, bu da onların dirilerle olan münâsebetleri
cümlesindendir.(32)
Hayattakilerin berzahtakilerle rüyada görüşmeleri
ise, İbnu'l-Kayyim'in belirttiğine göre, nübüvvetin bir parçası olan sâlih
rüyalardandır ve İlim ifade eder.(33) Erzurumlu İbrahim Hakkı da: "ölüleri
rüyada hayırla veya şerle görmek, onların halini aynen bilmektir. Bu, ölünün
halini bildirmek veya uyanık olmayı sağlamak içindir,.."(34) diyerek ölüleri
rüyada görmenin, sâdık rüyalardan olduğuna işaret etmiştir.
Rüya ya da
keramet yoluyla -Peygamberlerden gayri için- olan bu görüşmeler ve görülenler,
kelâm âlimlerine göre umum için değil, ancak sahibi için (gören kişinin kendisi
için) delil olabilir. Ancak bizim burada onlardan bahsedişimiz, sadece imkânını
belirtmek içindir.
Hayattakilerle berzahtakilerin rüyada görüşmeleri,
ikisinden birinin arzusu ve bazı gayeler için bu görüşmeyi Allah Tealâ'dan
istemesiyle Allah'ın bir lütfü olarak meydana gelmektedir. Hayattakilerin
görüşmeyi istemesine -hepimizin en büyük arzusu olan ve pek çok mü'mine nasib
olan- Hz. Peygamber (S) i rüyada görmek istemeyi, ya da çok sevdiğimiz
yakınlarımızdan âhirete göçmüş olanları rüyada olsun görmek isteyişimizi misâl
verebiliriz.
İbnü'l-Kayyim diyor ki: "Rüyada ölülerle buluşmak ve onlarla
bazı haber alışverişinde bulunmak; falan yerde hazine var, filan yerde şu var,
falan iş şöyle olacak, filan zamanda bize geleceksin...gibi haberler vermeleri
ve bunların da aynen çıkması, bu buluşmanın gerçekliğini ifade
eder."(35)
Rivayete göre Ashab-ı kiramdan Sa'b b. Cessâme ile Avf b.
Mâlik (v. 73/692) kardeş olmuşlar ve öldükten sonra da birbirimizden haberdar
olalım diye sözleşmiş-ler. Aradan bir müddet geçtikten sonra Sa'b ölüyor. Avf
bir gece rüyasında, aynen hayattaymış gibi Sa'b'ın kendisine geldiğini görüyor
ve Sa'b'a hesap ve suâlin nasıl geçtiğini soruyor. O da şimdilik iyi olduğunu
söyleyip Allah'a hamdediyor. Bu arada Avf, Sa'b'ın göğsünde gördüğü bir kara
lekenin sebebini soruyor. O da bir yahudi-den on dirhem ödünç aldığını ve
paraların asılı olduğu yeri söyleyerek, o paranın sahabine verilmesini istiyor.
Yine evdeki kedisinin öldüğünü, kızının da yakında öleceğini haber veriyor ve
bütün bunlar aynen çıkıyor. Sabah olup da Avf, arkadaşının evine gidince,
paranın aynen haber verilen yerde olduğunu görüyor ve alıp yahudiye götürüyor.
Yahudiye, ölmüş olan arkadaşının kendisinden ödünç para alıp almadığını sorunca,
yahu-di aldığını ve miktarını söylüyor. Bunun üzerine rüyada gördüklerinin
gerçek olduğunu anlayan Avf, elindeki paralan, arkadaşının rüyadaki vasiyetine
uyarak ya-hudiye veriyor.
Hülasa, ölülerle dirilerin gerek uyanıkken,
gerekse rüyada görüşmeleri imkansız değildir, mümkündür. Allah Teala dilediği
kulları için bunu yaratır. Nitekim yukarıdaki misallerde bunun gerçekleşmiş
olduğunu göstermektedir. Ruhalrın insanlara zarar vermez.
1- Nisa,
4/69.
2- îbnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 17; Suyûti, Büşra'1-Keîb, v. 147 b; Hasan
el-'Idvî, a.g.e, s. 74; Rodosîzâde, a.g.e. v. 19 a.
3-tbnu'lKayyim, a.g.e, s.
17; Ibn Kesir, Tefsir, c. I, s. 522; Rodosîzâde, a.g.e. v. 19 b.
4-bkz. Al-u
Imran, 3/169-170.
5-Mu'cemu'l-Vasit, c. I, s. 57; Atay Kardeşler.
ArapçaTürkçe Büyük Lügat, c. I. s. 128; Abnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 18.
6- Ab.
Hanbel, Müsned. c. II, s. 335.
7- A b. Hanbel. Müsned. c. VI, s. 425; A
Siracuddin, a.g.e, s. 106-107.
8- Suyûtî, B. el-Keib, v. 144 b.
9- A.
Siracuddin, a.g.e. s. 107; tbnu'l-Kayyim, e.g.e, s. 19.
10- Suyûtî, B.
el-Keib, v. 148 b.
11- Abdullah Siracuddin, a.g.e. s. 107.
12- bkz.
Suyûtî, Şerhu's-Sudûr. v. 53 a.
13- Suyûtî, Şerhu's-Sudûr, v. 38 b; v. 173
b.
14- Suyûtî, Büşra'1-Keib, v. 147 b; Suyûtî, Şerhu Süneni'n-Nesâî, c. IV,
s. 34; Hasan el-'Idvî, a.g.e, s. 73; Abdullah Siracud
15- Suyûti
Ş.Sünen'n-Nesâî, c. W, s. 34; H. el-'Idvî, a.g.e, s.73.
16- Miraç hadisi için
bkz. Buhârî. Sahih, Salât, l, c. I. s. 91-92; Müslim, Sahih, imân, 74. c. I, s.
148; A. b. Hanbel. Müsned, c. V. s. 143; ibn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihaye, c. I,
s. 97, Beyrut, 1977.
17- Hadis-i Şerifin, ibn Hıbbân'ın Sahih'inde Ebu
Hureyre'den rivayet edilen şeklinde: "Mü'minlerin ruhlarının yanına getirilir ve
ğaib olan birini bulanların sevinci gibi sevinirler." denilmektedir, bkz.
Abdullah Siracuddin, a.g.e, s. 106.
18- bkz. Nesâi, Cenâiz, 9, c. IV, s. 8-9;
Suyûti, Ş. Sudur, v. 37 a; B. el-Keîb, v. 144 b; İbnu'l-Kayyim, a.g. e, s. 20;
Rodosîzâde, a.g.e, v, 26a; A Siracuddin, a.g.e. s. 106.
19- İbnu'l-Kayyim,
a.g.e. s. 19: Birgivî, R. Fî Ah. Etfâlİ'l-Müslimin, s. 85; Birgivî bu konuyu
işledikten sonra, vasiyyet etmeden ölenlerin berzahta konuşamayacaklarım ve
berzah ehlinin sorularına cevap veremeyeceklerini ilave eder. (bkz. a.g.e, s.
85.)
20- İbnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 19; Rodosîzâde, a.g.e. v. 25 a.
21-
Rodosîzâde, a.g.e. v. 7 b.
22- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 12.
23- Hasan
el-'Idvî, a.g.e, s. 16, Mısır, 1316.
24- Aynı eser, a. yer.
25-
Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 7; Rodosîzâde, a.g.e, v, 8 b.
26- Zuhruf, 43/45.
'
27- bkz. Ibn Kesir, Tefsir, c. IV, s. 129.
28- bkz. Abdullah Siracuddin,
a.g.e, s. 109-110.
29- Bu husustaki hadisler için bkz. Buhârî, Sahih, Salât,
l, c. I, s. 91-92; Enbiyâ, 5, c. IV, s. 106-107; Müslim.Sahih.lman, 74,
c.I,s.l48; Fezâil,42,c.IV,s.l845; Nesâî, Sünen, Kıyâmu'1-Leyl, 15, c. m, s. 215;
A-b. Hanbel, Müsned, c. ffl, s. 120, 248; c. V. s. 59,143.
30- Ebu Davud,
Sünen, Sünne, 17, c. W, s. 226.
31- bkz. Abdullah Siracuddin, a.g.e, s.
110-113.
32- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 8; Rodosîzâde, a.g.e, v. 8 b; Vücûdî,
Muhammed b. Abdulaziz, Ahvâl-i Alem-i Berzah, v. 9 a, elyazma, ist.
Süleymaniye.Küt. Halef Ef. Böl. Nr. 237.
33- Ibnu'l-Kayyim, a.g.e, s. 29;
Rodosîzade, a.g.e, v. 39 b.
34- Erzurumlu ibrahim Hakkı, Mârifetname, c. I,
s. 60.
Prof. Dr. Süleyman Toprak - hanimlar.com
2008-04-25 15:11:24